Geleceğe yolculuk Spacer
Sitemizi Sitemizi Taşıdık Daha çok İçerik İçin Flatcast.wen.tr sitemizi ziyaret edin


1- Sitemizde 7 Adet Moderatör Alınacaktır.
2- Admin 'e Kadar Yükselme Şansınız Var.
3- Haftanın ve Ayın Üyesi Seçimleri Devam Etmektedir.
4- Sitemiz Yeni Tema ve Konularıyla Karşınızda...
5- Misafirken Sitemizden Faydalanma Oranınız %70 'dir
6-cikiş icin Do not display again tuşunu tıklayiniz
.



İYİ FORUMLAR
Geleceğe yolculuk Spacer
Sitemizi Sitemizi Taşıdık Daha çok İçerik İçin Flatcast.wen.tr sitemizi ziyaret edin


1- Sitemizde 7 Adet Moderatör Alınacaktır.
2- Admin 'e Kadar Yükselme Şansınız Var.
3- Haftanın ve Ayın Üyesi Seçimleri Devam Etmektedir.
4- Sitemiz Yeni Tema ve Konularıyla Karşınızda...
5- Misafirken Sitemizden Faydalanma Oranınız %70 'dir
6-cikiş icin Do not display again tuşunu tıklayiniz
.



İYİ FORUMLAR
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  ~*SOHBETYERi_FM~*SOHBETYERi_FM  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  AramaArama  iletişim  

Sitemizi Taşıdık Yeni Sitemizi ziyaret etmek için Linke Tıklayın http://flatcast.web.tr/


 

 Geleceğe yolculuk

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
PaTRoN
PaTRoN
PaTRoN
PaTRoN


Yaş : 51
Nerden Nerden : sakarya
Lakap Lakap : kaptan

Geleceğe yolculuk Empty
MesajKonu: Geleceğe yolculuk   Geleceğe yolculuk Icon_minitimeCuma Eyl. 04, 2009 2:07 pm

[‘Geleceğe dönüş (Back to the Future)’ gibi çeşitli bilim kurgu filmlerine konu olan zamanda yolculuğun bir fantezi olmadığı, hatta bir Rus kozmonotun böyle bir yolculuğu çoktan yaptığı ileri sürüldü.
Konuyu gündeme getirense, yazar H.G. Wells’in 1895’te yazdığı ‘Zaman Makinesi’ romanında anlatılanların hiç de gerçek dışı olmadığını savunan ABD’nin saygın üniversitelerinden Princeton ve Maryland’de görevli fizik profesörleri. Geçtiğimiz günlerde "Einstein’in Evreninde Zamanda Yolculuk" adlı bir kitap yazarak fizik çevrelerinde yeni bir tartışma başlatan astrofizik profesörü Richard Gott, zamanda yolculuğun tek taraflı olarak, yani sadece geleceğe yapılabileceğini savundu. Gott, geçmişe yolculuğun ise çok zor, hatta imkansız olduğunu bildirdi

Saniyenin 50’de biri ama olsun..
Einstein’ın İzafiyet Teorisi’ne göre, ışık hızında hareket edildiğinde zaman duruyor. Işık hızına yaklaşıldığında ise dünyaya göre çok yavaş ilerliyor. Bu durumun yörüngedeki bir Rus uzay istasyonunda 748 gün kalan kozmonot Sergei Avdeyev’in yolculuğu sonucunda kanıtlandığını belirten Prof. Gott’un hesaplarına göre, Rus uzay adamı,yerdeki insanlara göre saniyenin 50’de biri ölçüsünde genç kaldı. Yani Avdeyev, dünyaya döndüğünde kendi saati saniyenin 50’de biri kadar geri kaldığı için, ileri bir zamana gelmiş oldu.
Bunun çok küçük bir zaman dilimi olduğunu kabul eden Amerikalı bilim adamı, "Ancak binlerce yıllık bir yolculuk da küçük adımlarla başlar" diye konuştu. ]
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Çok yoğun bir manyetik enerji etkisiyle,bizi çevreleyen uzay/zaman
ı bükerek kendimizi, bir gravitik tünel boyunca uzay-zamanın diğer noktalarına doğru yerçekimsel bir potansiyel altında yürütmüş oluruz. Gerçekte evrenimiz üç mekan koordinatından kuruludur ve ''tünel'' bunun dördüncüsüdür. Evrenimizin üç boyutlu mekansal düzlemi ise holografik olarak elektrik ve manyetik alan vektörlerince taranarak yapılanmış ve çizilmiştir.Bir gravitasyon alan vektörü ise uzay-zaman çizgilerini temsil eden elektromanyetik alan çizgilerinin(akılarının) bir dördüncü boyut dikmesi yönünde bükülmesini ve bir wormhole oluşumunu temsil eder.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
'Tünel'', Manyetik Rezonans Genligi doğrultusunda yer alan ve çevre uzayımızı 90 derecelik bir dik açıyla dördüncü boyut düzlemi dogrultusunda kesip uzanan bir iç-uzay düzlemidir.Aşırı manyetik alanlar, üçboyutlu uzayı bir dört boyutlu derinlik kazanımı yönünde polarizler, küre yüzeyi dedigimiz bir yay çemberini andıran çevresel uzayımızdan ''tünel'' dediğimiz öteki iç uzaya yani çap doğrultusundaki üçüncü düzleme (Gravitik düzlem/wormhole) doğru bir kapı açar.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Maddenin temeli manyetik rezonans denen titreşimler melodisidir.Bu ise kuantum tabanındaki enerji alanlarının yankılanımı/titreşimi olarak görülebilir.Madde zaten kuantum kökenlidir. Maddenin temeli kuantum enerji paketleridir. Tüm uzay-zaman kuantik bir enerji denizi dir. Evrende ne varsa, bu enerji noktacıkları olan kuant noktacıklarından yapılmıştır.Atomaltı çekirdek ve onun altındaki her şey, yıldızlar, toz ve gaz bulutları, uzay ne varsa bu kuantlardır. Peki bu kuantların ardında ne var? sorusu bizi, başka bir boyuta çıkaracaktır: Tünellere!
Artık bazı bilim adamları atomun temel yapısının, madde parçacıklarından değil, elektromanyetik alanlardan oluştuğu görüşündeler.Sonuçta uzay,zaman,enerji,parçacık ve dalga kavramları bile tek bir salt enerji alanları altında birleşmektedir.Bu çerçevede zaman yolculuğunun, uzayda büyük mesafeleri bir anda aşmanın,görünmezliğin, boyut değiştirmenin hatta antigravitasyon ve ışınlanmanın da temelinde zaman, uzay,boyut, enerji ve gravitasyonel alanların tek bir alan yapısı altında birleştirilmesi gerçegi yatar. Böylece, birleştirilmiş alanlar vasıtasıyla sadece ''hız'' ve ''enerji'' yöneltimi ve kontrolüyle 'zaman ve uzay 'da bir şekilde kontrol altına alınabilir.Örneğin maksatlı olarak, olağan dışı manyetik koşullar yaratılması hem fiziksel, hem de yaşamsal olarak maddenin zaman fazını değiştirebilir. Bu durumda da, Birleşik Alanlar Teorisinin öngörüsüne dayanarak, birbirinden bağımsız bir varlık olmayan fakat içerisinde yer aldığımız belirli bir madde/zaman/enerji boyutunun bir parçası olan zaman faktörünü de çarpıklaştırmak olası hale gelir.
Aşırı manyetik güçler evrenin dokusu olan uzay-zaman çizgilerini öylesine büker' ki biz artık o yüzeyden bir uçuruma yani küresel dış bükeyli evrenimizin çapı doğrultusundaki iç uzaya /tünele geçmiş oluruz.Tünel, manyetik amplitüt (genlik) dogrultusuna girer. Manyetik dalga vuruşlarının şiddeti skaler bir büyüklüktür. Bu türdeki manyetik dalgalar uzay/zamanın düz çizgilerini eğip-büktüğünden dolayı skaler dalga (scalar wave) bir gravitasyonel dalgadır. Buna skaler dalga ya da duran ve çarpan dalgalar (standing wave)'da denir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://patron.forum.st
PaTRoN
PaTRoN
PaTRoN
PaTRoN


Yaş : 51
Nerden Nerden : sakarya
Lakap Lakap : kaptan

Geleceğe yolculuk Empty
MesajKonu: Gökkuşağı Projesi   Geleceğe yolculuk Icon_minitimeCuma Eyl. 04, 2009 2:09 pm

Gökkuşağı Projesi

[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Amerikan donanmasına ait, USS Eldridge adlı 1240 tonluk bu gemi, 1951'de Yunan donanmasına katılana kadarki hizmet yaşamında ilginç bir deneyim yaşadı.
1943 kışında, USS Eldridge, dünya savaşında başarı kazanmak için çeşitli yöntemler geliştirmeye çalışan donanma tarafından Gökkuşağı Projesi adı verilen teknik bir deneye maruz bıraklıldı.
Philadelphia Deneyi olarak ta bilinen bu deneyde gemi, elektromanyetik alan üreten bir düzenekle çevriliyor ve güçlü jeneratörlerden verilen akımla bu manyetik alan içinde etki altına alınıyor.
Resmi açıklamaya göre amaç, geminin olağan manyetik alanını yok ederek elektromanyetik tetikleme ile çalışan mayınlardan etkilenmesini önlemek.
Resmi olmayan iddialara göre asıl amaç, radarda görünmezlik hatta optik görünmezlik sağlayacak şekilde bir manyetik alan yaratmak ve geminin yansıttığı ışığı eğmek.

Fakat akım verildiğinde beklenmedik gelişmeler yaşanıyor ve gemi tamamen yok oluyor. Akım kesildiğinde gemi yeniden beliriyor. Deney esnasında geminin başka bölgelerde aniden belirip yok olduğuna dair ihbarlar ortaya çıkıyor. Deney sonucunda gemi personelinin çoğunun kaybolduğu, aklını yitirdiği ya da bedenlerinin kısmen geminin dokusu ile birleşmiş olduğu görülüyor. Bu bilgiler tahmin edileceği gibi resmi olarak yalanlanıyor. Gemi 1951'de yunan donanmasına devrediliyor. 1990'lara kadar orada hizmet veriyor.
PHİLADELPHİA DENEYİ:
GÖKKUŞAĞI PROJESİ ( [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] )

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
1930'lu y
ıllarda Amerikan hükümeti bilim adamlarından gemilerin radarlarda görünmemesini sağlayacak bir yöntem geliştirmelerini ister. Başkanlıgını Nikola Tesla'nın yaptığı bir grup bilim adamı bu istegi gerçekleştirmek üzere ise koyulurlar… Yaklaşık 10 yıllık bir çalışmanın sonunda proje deneme aşamasına gelir. Deneyde Amerikan donanmasında görevli küçük bir destroyer olan Eldridge adlı gemi kullanılacaktır…Gemi, jeneratörler, vericiler, güç yükselticiler, modülasyon devreleri ve elektromanyetik alan oluşturmaya yarayacak araç gereci içeren tonlarca ekipmanla donanır…22 Temmuz 1943'te saatler 09:00' ı gösterirken elektromanyetik alan jeneratörleri çalıştırılır. Eldridge'in etrafını önce yeşil bir duman kaplar. Gemiyi bu dumanın ardında görmek imkânsızlaşır. Alıcılar geminin kuvvetli bir elektormanyetik alanla çevrelendigini göstermektedir. Duman çekildiğinde ise deneyin istenenden daha başarılı olduğu anlaşılır. Çünkü Eldridge sadece radarlardan değil, mürettebatıyla beraber "gözden de" kaybolmuştur! İşte Philadelphia Deneyi'nin bir kaç kelime ile özeti bu .
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://patron.forum.st
PaTRoN
PaTRoN
PaTRoN
PaTRoN


Yaş : 51
Nerden Nerden : sakarya
Lakap Lakap : kaptan

Geleceğe yolculuk Empty
MesajKonu: Geri: Geleceğe yolculuk   Geleceğe yolculuk Icon_minitimeCuma Eyl. 04, 2009 2:12 pm

BİRLEŞİK ALAN TEORİSİ NEDİR ?
Teorinin temeli, basit bir anlatımla zihinlerimizde ayrı ayrı şekillenen zaman-boyut, ya da madde enerji kavramlarının aslında birbirinden ayrı birimler değil, aynı elektromanyetik uyarılar karşısında birleşebilecek nitelikte oldukları görüşüne dayanır. Aslında birleşik alan teorisi, UFO'ların nasıl böyle birdenbire görünüp kaybolduğunu açıklayabilecek bir teoridir.
Uygulamada, elektrik ve manyetik alanlar söz konusu olur.Bir bobinde yaratılan elektrik alan, kendisine dik bir manyetik alan yaratır.Bu alanların her biri, evrenin bir düzlemini temsil etmektedir. Oysa evrenin üç düzlemi vardır.Demek bir üçüncü alan daha olacaktır. Bu da belki gravitasyon alanıdır.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Elektromanyetik jeneratörleri çalıştırıp bir manyetik titreşim yaratılırsa, belki rezonans kanununa göre bu üçüncü alanı da ortaya çıkarmak mümkün olabilir. Dr.jessup philadelphia deneyinde de bilmeyerek bu durumla karşı karşıya gelindiğini ifade etmiştir.
Dr. Morris Jessup' un teorisine göre manyetik güçler bugün hala esrar perdesi altında sayılır.Eğer Einstein' ın birleşik alanlar teorisini geliştirir, gravitasyon ve elektromanyetik alanları, boyut-zaman teorisiyle birleştirirsek, manyetik alanların yeterince güçlendiği zaman, cisimlere boyut değiştirtebileceğini, dolayısıyla onları görünmez hale getireceğini düşünebiliriz. E= m.c2 formülü kütle ile enerjinin eşitliğini ifade eder. Ve Einstein 'ın genel görecelik kuramına göre kütle ile enerji zaman -mekanı bükebilirdi. Ve Einstein kütleçekim kuvvetlerinin aslında zaman-mekanın eğriliğini ifade ettiğini öne sürmüştür.
Fakat henüz kütle ile enerjinin zaman-mekan eğriliğiyle ilişkisini kuran denklemler tam olarak anlaşılmış değildir. Bu da birleşik alan kuramı denklemlerindeki eksik halkadır. Bugün bilinen bir üst düzey gerçek vardır' ki o da maddenin temelde elektirik ve manyetik bileşke yapısını temsil eden enerji kuantlarından kurulu bir sistem olduğudur. Ve bu sistem onun zaman çerçevesini yaratmaktadır.Ama nasıl? Bir nesnenin kütle niteliklerini ve dolayısıyla da o nesneyi kuşatan yerçekimi ve zaman-boyut çerçevesini gerçekten belirleyen şey o nesnenin temel yapı taşları olan kuantların titreşim hızları ve salınım biçimidir.Tüm sır bu kuant denen parçaçık mekaniklerinin gizemli davranışlarında yatmaktadır.
Çetin BAL:
Buraya kadar olan tüm anlatımlarımı yine benim kendi kuramıma paralel bir kuram olan Dr. Dewey B.Larson'un fikirleriyle boyut ve zaman meselesini değerlendirecek olursak keza benimde desteklediğim ve hem fikir olduğum temel düşünceye göre ''evrendeki herşey hareket ve titreşimden ibarettir.'' Buna göre fiziksel boyutumuzu meydana getiren temel titreşim değişebilir. Bu da bir tür boyut değişimi anlamına gelir.Evrendeki her şey titreşimlerden oluşur demiştik, elektromanyetik spektrumun frekanslarında milyonlarca değişmeler vardır. Peki bizim enerjimize bağlı olan bu temel titreşim derken neyi kast ediyoruz. İşte boyut kuramının temel anlayışı bu yanıtta saklıdır. Temel titreşim ışık hızıdır. Bildiginiz gibi hiç bir şey ışık hızından daha hızlı titreşmez. Enerji,boyut,zaman-mekan,yerçekimi,kütle denen herşeyin temel bir titreşim altında bir araya gelip kendiliğinden birleştiğini görebiliriz. Ve bu temel titreşime ait titreşimsel sapmaları inceliyerek yerçekimi dediğimiz olayı ve ''n'' boyutları dediğimiz yada farklı zaman çerçeveleri dediğimiz şeyi rahatlıkla izah edebiliriz. Ve bu doğrultuda zamanı bir dalga yapısı olarak tanımlarsak ( ki' ben öyle kabül ediyorum) bir uzay-zaman eğriliği olarak tanımladığımız yerçekimi fenomeni de zaman dalgalarını ifade eden ''temel ışık titreşimleri genliğinde ve dalga boyunda ve dolayısıyla ışığın temel hız yapısında'' harmonik bir sapma olarak karşımıza çıkar.Böylelikle boyutlar arası kapıları açarak yerçekimsel sapmalar altında bizi uzay-zamanın uzak köşeleri arasında gezdirebilecek güç, yerçekimsel yoğunlukta frekansı ayarlanabilen bir elektromanyetik alan olarak karşımıza çıkar.
Benim teorime göre eğer bir üst boyutun imkanlarından yararlanmak durumunu elde etmiş iseniz uzay aracınızın vibrasyonel seviyesini yükselterek o boyuta geçer ve o boyut üzerinde çok kısa bir zaman süresi içerisinde yolculuk yaparak tekrar vibrasyonel seviyenizi düşürdüğünüzde mevcut kainatın içindeki çok uzak bir gezegene çok kısa sürede seyahat etme imkanına sahip olursunuz. Aslında ben günümüz biliminin varsaydığı karadelikler ya da kurtdeliklerinden yani uzay-zamanın eğrilerek bir tüp geçit gibi başka zamanlara - mekanlara ya da boyutlara geçit verecek şekilde bağlandığını düşünmüyorum. Bu farklı boyutlar nerdeler? Onlar her yerdeler ve farklı frekanslarda ve farklı hızlarda ama aynı AN'da titreşiyorlar.Aynı AN'da..! Buna göre farklı boyutlar ayrı frekanslarda ama aynı boşlukta yayın yapan radyo istasyonlarına benzetilebilir.Ve tıpkı her radyo istasyonunun ayrı bir proğrama sahip olması gibi her boyutta kendi zaman ve mekanına sahip ayrı bir dünyadır. Öyleyse üstuzay yolculuklarının yada paralel evrenlere (hyperuzay'a) geçişin sırrı evrenimize ait maddeyi bu boyutta gösteren temel titreşimlerdeki değişimde gizlidir.Daha öte realite boyutları demek fizikselliğin yokluğu demek değildir.Bu sadece temelde bir frekans yapısında olan maddenin vibrasyonel hal değişimidir.Termodinamiğin ''hiçbir şey yoktan var olmaz, varken de yok olmaz'' diye bilinen kanununu doğru yorumlamak gerek. Hiçbir şey, yok olmaz; ama hal değiştirir. Hal değiştirme bazen yok olma gibi algılanır.Boyut değiştirme yani görünmezlik fenomeni yok olma değil hal değiştirmedir.Bu sanki buzun katı halden sıvı hale ve sıvıdan da gaz haline geçişi gibi bir faz değiştirmedir.Sonuçta boyutsal bir faz değişimi geçiçi bir görünmezlikle sonuçlanır.
Zamanı bükmek demek maddeye ait titreşimlerin sayısal ritmine karşılık gelen zaman akış hızını değiştirmek demektir.Her alemin kendine ait bir zamanı vardır.Akışı, diğer alemlerinkinden farklıdır.Bu nedenle her alem sadece kendi zamanı içinde algılanabilir. Onun zamanı aşıldımı artık o alem yoktur; geçilen, içine girilen zamanın alemi vardır.Zamanın akış hızı, aktığı alemin madde yoğunluğu ile bağlantılı olarak hızlanır ve yavaşlar.Bu zaman formülüne göre diyebilirizki ''zaman çerçevesi = kütlenin yoğunluğu + kütleye ait enerjinin titreşim hızı''.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://patron.forum.st
 
Geleceğe yolculuk
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Faydalı Bilgiler ::  Uzay & Bilinmeyen-
Buraya geçin: