SÜNNETİN KISIMLARI VE İTTİBAIN HÜKMÜ Spacer
Sitemizi Sitemizi Taşıdık Daha çok İçerik İçin Flatcast.wen.tr sitemizi ziyaret edin


1- Sitemizde 7 Adet Moderatör Alınacaktır.
2- Admin 'e Kadar Yükselme Şansınız Var.
3- Haftanın ve Ayın Üyesi Seçimleri Devam Etmektedir.
4- Sitemiz Yeni Tema ve Konularıyla Karşınızda...
5- Misafirken Sitemizden Faydalanma Oranınız %70 'dir
6-cikiş icin Do not display again tuşunu tıklayiniz
.



İYİ FORUMLAR
SÜNNETİN KISIMLARI VE İTTİBAIN HÜKMÜ Spacer
Sitemizi Sitemizi Taşıdık Daha çok İçerik İçin Flatcast.wen.tr sitemizi ziyaret edin


1- Sitemizde 7 Adet Moderatör Alınacaktır.
2- Admin 'e Kadar Yükselme Şansınız Var.
3- Haftanın ve Ayın Üyesi Seçimleri Devam Etmektedir.
4- Sitemiz Yeni Tema ve Konularıyla Karşınızda...
5- Misafirken Sitemizden Faydalanma Oranınız %70 'dir
6-cikiş icin Do not display again tuşunu tıklayiniz
.



İYİ FORUMLAR
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  ~*SOHBETYERi_FM~*SOHBETYERi_FM  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  AramaArama  iletişim  

Sitemizi Taşıdık Yeni Sitemizi ziyaret etmek için Linke Tıklayın http://flatcast.web.tr/


 

 SÜNNETİN KISIMLARI VE İTTİBAIN HÜKMÜ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
PaTRoN
PaTRoN
PaTRoN
PaTRoN


Yaş : 51
Nerden Nerden : sakarya
Lakap Lakap : kaptan

SÜNNETİN KISIMLARI VE İTTİBAIN HÜKMÜ Empty
MesajKonu: SÜNNETİN KISIMLARI VE İTTİBAIN HÜKMÜ   SÜNNETİN KISIMLARI VE İTTİBAIN HÜKMÜ Icon_minitimePtsi Eyl. 07, 2009 11:17 pm

Hanefi usulcülere göre sünnet, iki çeşittir:

1. Uyulması hidayet, terki dalalet olan sünnet (Sünnetü'l-Hüda),
2. Uyulması güzel, terki mübah olan sünnet (Sünnetü'z-Zevaid) (Serahsî, usul, I-114).

Birincisi, Bayram namazı, ezan, kamet, cemaatle namaz gibi sünnetlerdir. Şayet bir kısım insanlar bunları terkederlerse itab ve levme hak kazanırlar. Eğer bir belde ahalisi terkeder ve bu konuda ısrar ederlerse, bunlan eda etmeleri için onlarla savaşılır.

İkinci kısım sünnet ise, Peygamber (s.a.v.)'in oturuşu, kalkışı, giyinişi, hayvana binişi gibi hususlarda benimsediği tarzı nakleden rivayetlerdir. Hz. Peygamber'in ibadetlerdeki sünneti de tabi olunacak sünnetlerdendir. Bunlardan bir kısmının terki mekruhtur. Bir kısmını terkeden ise günahkar olur. Diğer bir kısmı daha vardır ki, uyan, güzel bir iş yapmış olur, ancak terkeden de günahkar olmaz.

Sahabenin "şöyle şöyle emrolunduk", .. şu şekilde nehyolunduk" şeklindeki mutlak ifadeleri bize göre bunların, Resulullah (s.a.v.)'ın emri olmasını gerektirmez. Şafii'ye göre bu şekildeki mutlak ifadeler, bunların Peygamber (s.a.v.)'in emri olduğunu ifade eder. (Serahsi, Usul, I-115)

Serahsı, Peygamber'e ittiba konusunda bir açıklama getirerek, bilhassa dini ahkamda sünnete ittibanın farz olduğunu belirtmekte ve şöyle demektedir: "Tevbe suresinin 43 ve Enfal sunesinin 67. ayetlerinden anladığımıza göre, Hz. Peygamber reyiyle yaptığı bazı işlerinde zaman zaman hataya düşmüştür. Böylece onun, reyinde hatadan emin olmadığını öğrenmiş oluyoruz. Biz diyoruz ki, Resulullah (sav) özellikle dinı hükümleri ortaya koymada hataya düşmekten masun idi. Dolayısıyla bu konulardaki sözü İlm-i yakın ifade etmekte ve bu söze ittiba ümmet üzerine farz olmaktadır. Allah Teala şöyle buyurmuştur: "Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi yasakladıysa ondan sakının" (Haşr. 7; Serahsî Usul, I, 318.)

Hadis ve sünnetin delil olma değeri üzerine geçmiş Hanefi usulcülerinden Serahsı ve Pezdevî’nin görüşlerine kısaca yer verdiğimiz burada, Hanefi mezhebinin hadis usulü konusunda önemli bir eser telif eden son devir alimlerinden Zafer Ahmed Tehanevi'nin, hadislerin delil olma keyfiyeti üzerine, zaman itibariyle yaptığı bir değerlendirmeyi zikretmek istiyoruz, O şöyle diyor: "Hulefa-i Raşidın döneminde bilinmeyen, hatta Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer döneminde maruf olmayan fakat uzak diyarlara rıhleler düzenleyip, Hicaz, Medine ve Irak ehli arasında eseri bulunmayan hadisleri toplayanların bu rivayetleri hüccet olamaz. Böyle bir hadis zaruriyat-ı diniyyeden değildir. Çünkü, İslam en yüksek noktasına Hz.Ömer zamanında ulaşmış, bu, ondan sonraki raşid halifeler döneminde de devam etmiştir. Dinin zaruretlerinden olan bir hususun, mutlaka bunların zamanında ve beldelerinde zuhur etmiş olması gerekirdi. Bunlardan ve beldelerinden gizli kalıp çok uzak bir beldede ortaya çıkan rivayet şazzdır, sahih olması halinde de zaruriyyat-ı diniyyeden değildir. Bu ancak zevâid olabilir. Bu yüzden Muaviye, “Size Ömer zamanında olan hadis gerekir. Çünkü o, Hz.Peygamber’in hadisi konusunda insanların en çok korkanı idi” demiştir.” (Tehanevî, Kavaid, 279-280)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://patron.forum.st
 
SÜNNETİN KISIMLARI VE İTTİBAIN HÜKMÜ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Dini Bilgiler :: Dini Bilgiler :: Hanefi Mezhebi-
Buraya geçin: