Mütevatir haber, Hz.Peygamber’den, şüphe bulunmayan bit ittisalle, aynen onu görüp işitenin aldığı şekilde ulaşan haberlerdir. Böylece onu, miktarı sayılmıyan, çoklukları, adaletleri ve ayrı yerlerden oluşları sebebiyle, yalan üzerinde birleşmeleri düşünülemiyen ve her dönemde bu özellikleri taşıyan gruplar rivayet etmiş olmaktadır. Kur’an-ı Kerim’in nakli, beş vakit namaz, rekatların sayıları, zekat miktarları, mütevatir haberlerin bazılarıdır (Serahsı, Usul, I, 282). Mütevatir haber, gözle görülen gibi ilm-i yakini ve ilm-i zaruriyi icabettirir. Bir kimse haber tarikiyle gelen böyle bir ilmi inkar ederse, gördüğü şeyi inkar eden kimse gibi, dinini dünyasını, anasını, babasını tanımayan sefih bir insandır (Serahsı, Usul, I, 283). Serahsı şöyle der: "Hanefilere göre, tevatüren sabit olan, görülerek sabit olan gibi ilm-i zaruri ifade eder. Şafiiler, tevatürün ilm-i yakin ifade ettiğini fakat bunun ilm-i zaruri değil, müktesep bir ilim olduğunu söylerler. Mesela mucizeleri öğrendiğimizde, nübüvveti bilmemiz böyledir. Bu, ilm-i yakındir, fakat zaruri değil kesbıdir.Çünkü zaruri ilimde ihtilaf vaki olmaz. Mütevatir haberle ilm-i yakin'in sübutunda insanlar ihtilaf ettikleri için bu ilmin mükteseb olduğunu anlıyoruz. (Serahsı, Usul,I, 291). Serahsi buna şöyle cevap verir: "Bu görüş fasiddir. Çünkü bu ilim, iktisab yoluyla olsaydı, sadece onu elde edenlere mahsus olurdu. Halbuki görüyoruz ki bu ilim, sadece onu iktisab edenlere mahsus değildir. Mesela herbirimiz, küçüklüğünde, anne ve babassını, büluğdan sonra da bildiği gibi haberle biliyordu. Şayet bunu iktisab yoluyla bilseydi kişinin bunu terketmesi mümkün olurdu ve ilim de hasıl olmazdı" (Serahsı, Usul,I, 291).
Bazılarına göre mütevatir haber, ilm-i yakın değil, ilm-i tuma'nine (tatmin edici ilim) ifade eder. Yani yalan ve galat ihtimali mevcuttur. Çünkü mütevatir haber, ahad haberlerin toplamından ibarettir. İnsanlar yalan üzerinde de ittifak edebilirler. Mesela Hıristiyan ve Yahudiler Hz. İsa'nın katli ve çarmıha gerilmesi üzerinde ittifak ettiler. Bu, onlar arasında tevatüren rivayet edildi. Halbuki bu yalandı. Mecusiler de Zerdüşt'ün mucizelerini ittifaken naklettiler. Bunun da aslı yoktu (Serahsı, Usul,I, 284).
Cassas’ın belirttiğine göre ahad yolla gelmiş olmasına rağmen, insanlar tarafından genel kabul görmüş haberler de hanefilerce manen mütevatir sayılırlar. Mesela, "cariyenin talakı iki boşama, iddeti de iki hayız süresi kadardır." (E:davut, İ.Mace) hadisi ahad yoldan gelmiş olmasına rağmen, ümmetin ameli sayesinde mütevatir makamına geçmiştir. (Cassas, Ahkamu'l-Kur'an, I, 386)
İlm-i zaruri ifade ettiği için mütevatir hadisi inkar eden, tekfir olunur (Serahsi, Usul, I-292.)