Ecel Değişir mi ? Spacer
Sitemizi Sitemizi Taşıdık Daha çok İçerik İçin Flatcast.wen.tr sitemizi ziyaret edin


1- Sitemizde 7 Adet Moderatör Alınacaktır.
2- Admin 'e Kadar Yükselme Şansınız Var.
3- Haftanın ve Ayın Üyesi Seçimleri Devam Etmektedir.
4- Sitemiz Yeni Tema ve Konularıyla Karşınızda...
5- Misafirken Sitemizden Faydalanma Oranınız %70 'dir
6-cikiş icin Do not display again tuşunu tıklayiniz
.



İYİ FORUMLAR
Ecel Değişir mi ? Spacer
Sitemizi Sitemizi Taşıdık Daha çok İçerik İçin Flatcast.wen.tr sitemizi ziyaret edin


1- Sitemizde 7 Adet Moderatör Alınacaktır.
2- Admin 'e Kadar Yükselme Şansınız Var.
3- Haftanın ve Ayın Üyesi Seçimleri Devam Etmektedir.
4- Sitemiz Yeni Tema ve Konularıyla Karşınızda...
5- Misafirken Sitemizden Faydalanma Oranınız %70 'dir
6-cikiş icin Do not display again tuşunu tıklayiniz
.



İYİ FORUMLAR
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  ~*SOHBETYERi_FM~*SOHBETYERi_FM  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  AramaArama  iletişim  

Sitemizi Taşıdık Yeni Sitemizi ziyaret etmek için Linke Tıklayın http://flatcast.web.tr/


 

 Ecel Değişir mi ?

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
FuRKaN
Admin
Admin
FuRKaN


Nerden Nerden : Sakarya, istanbul, Almanya

Ecel Değişir mi ? Empty
MesajKonu: Ecel Değişir mi ?   Ecel Değişir mi ? Icon_minitimeÇarş. Ocak 19, 2011 11:40 pm

Allah Teâlâ, insanın ne zaman doğacağını ve ne zaman öleceğini ezelî ve kuşatıcı ilmiyle kesin olarak bildiği için ömrün uzaması ya da kısalması mümkün değildir. "Allah'ın her şeye gücü yeter, binâenaleyh daha fazla yaşamak için kulun yapacağı duâyı kabul etmek O'nun için zor ya da imkânsız değildir" demek bir çelişkidir. Çünkü Allah Teâlâ, tüm geleceği olduğu gibi, her insanın ne zaman öleceğini de önceden ve kesin olarak bilir. Bu bakımdan duâ ile değişerek ileri bir zamana ertelendiği sanılan ecel, aslında, Allah tarafından kesin şekilde belirlenmiş olan eceldir. Şu halde Allah'ın bir kimse için takdir buyurduğu ölüm tarihini bu kişinin duâsıyla değiştirmesi demek, O'nun bu olayı sonra düşünmesi ve iki şey arasında tercih yapması gibi ezelî bilgisine ters düşen bir durumdur. Buna "Bedâ" denir. Bedâ ise Şiîlikte bir inançtır ve Allah'ın sıfatlarına, kemal ve kuşatıcılığına aykırıdır.


"Allah dilediğini siler, dilediğini de (olduğu gibi) bırakır." (13/Ra'd, 39) mealindeki âyet-i kerimeye dayanarak ömrün artıp eksilebileceğine, ya da başka bir ifade ile ecelin değişebileceğine inanmak da bir yanılgıdır. Gerçekte Allah'ın, dilediğini silmesi; O'nun başlangıcı ve sınırı olmayan bilgisiyle, -yok olmasını belirlediği şeyi- zamanı geldiğinde ortadan kaldırması ve devam edecek olan şeyi de vâdesine kadar bekletmesi demektir.

Burada şöyle bir soru ile karşılaşmak mümkündür: "Mâdem ki her şey önceden kesin olarak belirlenmiştir ve her şey zamanı gelince olup bitmektedir, öyle ise kulun duâ etmesi, örneğin, şer ve belâların def olması, barışın, huzur ve mutluluğun gelmesi için dilekte bulunması bir anlam taşımamaktadır. Halbuki Allah Teâlâ: "Rabbiniz buyurdu, Bana duâ edin, Benden dilekte bulunun, sizin için kabul edeyim." (40/Mü'min, 60) diyor. Bu nasıl açıklanabilir? "

Önce şu gerçeği anlamaya çalışmak gerekir ki, Allah'ın kesin yasaları arasındaki ilişkilerde insanın ruhsal ve psikolojik yönlenmesini sağlayan etkiler vardır. Şer, kötülük, sıkıntı ve huzursuzluk, ya da hayır, huzur, sevinç ve bereket göreceli kavramlardır. Bunlar herkese göre değişir. Nitekim aynı olayın, birini sevindirirken, bir diğerini acılara boğduğu bilinen bir gerçektir. Örneğin Allah Teâlâ, kullarından birinin duâsını kabul ederek amacını gerçekleştirmekle onu sevindirmeyi, buna karşın o kimseden nefret eden bir diğerini de dolayısıyla aynı anda üzmeyi ezelî ilminde takdir etmiş olabilir. Şu halde bir kimsenin, örneğin: "Allah'ım beni mutlu kıl!" diye duâ etmesi üzerine o insanın gerçekten de herhangi bir nedenle mutluluk duymaya başlaması Allah'ın ezelde böyle bir olayı bilmiş olmasındandır.

Ecel ve ömür meselelerine gelince bunlarda hiçbir izâfîlik yoktur. Bilâkis ömür, ecel ve ölüm çok somut hayat olaylarıdır. Bunların kesin ve pozitif açıklamaları vardır. Her insana göre farklı anlamlarda yorumlanamazlar. Ölüm olayı, her insanın kanaat ve yargısında yine ölümdür. Ecel ve ömür de böyledirler. Dolayısıyla ölümü hazırlayan nedenlerle; değişken, izâfî psikolojik olayları karıştırmamak gerekir.


Bedâ ve Kader: Bedâ,bir kimsenin, önceden sonunu bir türlü kestiremediği bir şey hakkında, daha sonra kesin bir karara varması anlamına gelen Arapça bir sözcüktür.

Bu sözcük, bazılarının, Allah'ın ilim, irâde ve tekvin sıfatlarına ilişkin bir inanışlarına verilen addır. Onlardaki bu inanış: Sözde, Allah Teâlâ'nın, daha önce belli şartlarda meydana geleceğini bildiği bir olayı daha sonra değiştirmesi anlamına gelir.

Tabiatıyla bu, Allah'ın (hâşâ) yanılmak, önceden bir şeyi kestirememek, ya da birtakım hesaplar yaparak görüş ve karar değiştirmek gibi -yaratıklara mahsus- bir bocalama ve çelişki içine düşmesi demektir ki Allah Teâlâ böyle bir eksiklikten münezzehtir.

Kesinlikle ifade etmek gerekir ki "Bedâ" kavramının İslâm inancında hiç bir yeri yoktur. Allah Teâlâ her şeyi ezelî ilmiyle önceden bilmektedir ve geleceği nasıl biliyorsa olayların tümü, istisnâsız O'nun bildiği şekilde, buyurduğu ve belirlediği doğrultuda cereyan eder ve olup biter.

Ölüm bir sünnetullah, Allah’ın evrendeki değişmez İlâhî kanunu olduğundan, ondan kaçılamaz. Eğer Yüce Allah ölümü yaratmayıp da insanlar ölmeseydi, ihtiyarlayıp ölümü nimet sayanların hali ve şimdiden dünyanın insanlara dar gelmeye başlaması karşısında durumumuz ne olurdu, bir düşünün! Bunu düşününce ölümde büyük bir hikmet ve isâbet bulunduğunu anlarız. Bununla birlikte, Yüce Allah intiharı yasaklayarak, hayatımızı korumakla mükellef kıldığı gibi, başkasının hayatına kast etmeyi de men ediyor. Öldürmek Allah’a mahsustur, verdiği canı O alır. Öldürülen kimsenin katiline cezâ verilmesi, öldürdüğü için (öldürme fiilini yarattığı için) değil, Allah’ın haram kıldığı bir fiili işlediği için verilir. Ölümü yaratan Allah’tır. Ölenin eceli gelip hayatı sona ereceği an yaklaşınca katil onun ölümüne sebep olur. El-Muhyî, er-Razzâk, el-Mü’mît olan yalnız Allah’tır. Her şeyi yaratan ve yarattıkları tüm canlıların rızkını veren Allah Teâlâ olduğu gibi onları yok edip öldüren de O’dur. Diriltmek ve öldürmek O’nun takdir ve yaratmasıyladır. Her canlının belli ve takdir edilmiş bir eceli vardır. Tabiat varlıklarının belli bir ömrü, bir işlev süresi vardır (13/Ra’d, 2; 31/Lokman, 29; 35/Fâtır, 13; 39/Zümer, 5). Bütün doğa varlıklarının olduğu gibi, insanların ve tüm canlıların belli bir yaşama süresi vardır. O süreden ne az, ne de çok yaşamak mümkündür. Buna ecel diyoruz.

Öldürülmüş olan bir insan, Allah yanında mukadder olan eceli ile ölür. İnsan, kazâ ve kader olarak Allah’ın ilminin ezelde ne sûretle takdir edildiğini bilmez. Ona düşen görev, Allah’ın emrettiği şekilde hayatını koruyup kendi ecelinin gelmesine sebep olmamak ve başkasının hayatına tecâvüz etmemektir. Allah’ın verdiği canı almak, yine Allah’a aittir. Bunun içindir ki, bir insanın canına kıymış olan insan cezâsını görür. Çünkü kendi irâde ve tercihi ile onun ecelinin gelmesine, o adamın ölmesine sebep olmuş ve Allah’ın râzı olmadığı çirkin bir işi yapmış ve Allah’ın emrine karşı gelmiştir.

"Allah'ın emir ve kazası (izni) olmadıkça hiçbir kimseye ölmek yoktur. O (ölüm), belli bir süreye/ecele göre yazılmıştır..." (3/Âl-i İmrân, 145). İnsan, kendisine tanınan süreden eksik veya fazla yaşayamayacağına göre, ölmemek için savaştan kaçmakla ölümden kurtulamaz (3/Âl-i İmrân, 145, 156, 185; 4/Nisâ, 78; 33/Ahzâb, 16).

"...Şöyle de: 'Evlerinizde kalmış olsaydınız bile, öldürülmesi takdir edilmiş olanlar, öldürülüp düşecekleri yerlere kendiliklerinden çıkıp giderlerdi..." (3/Âl-i İmrân, 154). "Ey iman edenler! Siz, inkâr edenler gibi, yeryüzünde sefere çıkan veya savaşan kardeşleri hakkında, 'eğer bizim yanımızda kalsalardı ölmezler, öldürülmezlerdi' diyenler gibi olmayın. Allah bu kanaati onların kalplerine (kaybettikleri yakınları için onulmaz) bir hasret (yarası) olarak koydu. Hayatı veren de, alan da Allah'tır. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görür." (3/Âl-i İmrân, 156-158). "(Evlerinde) Oturup da kardeşleri hakkında, 'bize uysalardı öldürülmezlerdi' diyenlere, 'eğer doğru sözlü insanlarsanız, canlarınızı ölümden kurtarın bakalım!' de. Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın! Bilâkis onlar diridirler... (3/Âl-i İmrân, 168-170)

Çeşitli bahanelerle Uhud Savaşından kaçıp çekilmiş olan münâfıklar, savaşta ölmüş olan akrabâ ve tanıdıklarının haberini alınca: “Eğer bizim yanımızda olsalardı, ölmezler, öldürülmezlerdi” demişlerdi. Bu tür sözler, onların yüreklerindeki derdi artırmaktan başka bir şey sağlamaz. Çünkü Allah’ın takdirini inkâr, her işi insanın kendi kusuruna bağlamak, insanı bunalıma sokar. Gerçekte her şey Allah’ın takdirine bağlıdır. Ecel gelmedikçe insan ölmez. Savaşta ölen, eceli sona erdiği ve cephede öleceği takdir edildiği için ölür. Eceli dolmamış insanı Yüce Allah, kurşunlar, bombalar arasından kurtarıp yaşatır. Allah’ın kaderine böyle iman eden, tesellî ve huzur bulur. Korkunun ecele faydası yoktur, ölümden kaçmak mümkün değildir. "(Rasûlüm!) De ki: 'Eğer ölümden veya öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmanın size asla faydası olmaz! (Eceliniz gelmemiş ise,) o takdirde de, yaşatılacağınız süre çok değildir." (33/Ahzâb, 16)
Kavram Tefsiri
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
PaTRoN
PaTRoN
PaTRoN
PaTRoN


Yaş : 51
Nerden Nerden : sakarya
Lakap Lakap : kaptan

Ecel Değişir mi ? Empty
MesajKonu: Geri: Ecel Değişir mi ?   Ecel Değişir mi ? Icon_minitimePerş. Ocak 20, 2011 5:51 am

elerine saglik paylaşimin icin allah razı olsun
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://patron.forum.st
 
Ecel Değişir mi ?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» ANA SIFRE VE DJ FRESİ NASIL DEĞIŞIR

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Dini Bilgiler :: İslam ve İnsan-
Buraya geçin: