ATOM ALTI DÜZEYDE ZAMAN YOLCULUĞU Spacer
Sitemizi Sitemizi Taşıdık Daha çok İçerik İçin Flatcast.wen.tr sitemizi ziyaret edin


1- Sitemizde 7 Adet Moderatör Alınacaktır.
2- Admin 'e Kadar Yükselme Şansınız Var.
3- Haftanın ve Ayın Üyesi Seçimleri Devam Etmektedir.
4- Sitemiz Yeni Tema ve Konularıyla Karşınızda...
5- Misafirken Sitemizden Faydalanma Oranınız %70 'dir
6-cikiş icin Do not display again tuşunu tıklayiniz
.



İYİ FORUMLAR
ATOM ALTI DÜZEYDE ZAMAN YOLCULUĞU Spacer
Sitemizi Sitemizi Taşıdık Daha çok İçerik İçin Flatcast.wen.tr sitemizi ziyaret edin


1- Sitemizde 7 Adet Moderatör Alınacaktır.
2- Admin 'e Kadar Yükselme Şansınız Var.
3- Haftanın ve Ayın Üyesi Seçimleri Devam Etmektedir.
4- Sitemiz Yeni Tema ve Konularıyla Karşınızda...
5- Misafirken Sitemizden Faydalanma Oranınız %70 'dir
6-cikiş icin Do not display again tuşunu tıklayiniz
.



İYİ FORUMLAR
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  ~*SOHBETYERi_FM~*SOHBETYERi_FM  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  AramaArama  iletişim  

Sitemizi Taşıdık Yeni Sitemizi ziyaret etmek için Linke Tıklayın http://flatcast.web.tr/


 

 ATOM ALTI DÜZEYDE ZAMAN YOLCULUĞU

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
PaTRoN
PaTRoN
PaTRoN
PaTRoN


Yaş : 51
Nerden Nerden : sakarya
Lakap Lakap : kaptan

ATOM ALTI DÜZEYDE ZAMAN YOLCULUĞU Empty
MesajKonu: ATOM ALTI DÜZEYDE ZAMAN YOLCULUĞU   ATOM ALTI DÜZEYDE ZAMAN YOLCULUĞU Icon_minitimeCuma Eyl. 04, 2009 1:44 pm

ATOM ALTI DÜZEYDE ZAMAN YOLCULUĞU:
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Atom altı düzeyde ve makrokozmosda günlük mantığın sağduyusu ve anlayışı iflas eder! Örneğin kütleye yakın yerlerde uzay sıkışmaya uğrar, büyük kütlelerin yakınında zaman daha yavaş işler; mesela 100 milyon kilometre uzunluğundaki bir kulenin tepesinde ve tabanında aynı anda kurulmuş iki saat olduğunu düşünün, birkaç yıl sonra tepedeki saat 5:00'i gösterdiğinde tabandaki saat kütleye daha yakın olduğu için 4: 55'i gösterecektir. Bu zaten 1980 'li yıllarda uydulara konan atomik saatlerle kanıtlanmıştır. Kütle ve hız zamanın akışını etkilemektedir; aslında hız da zamanın bir fonksiyonu olduğuna göre insanın aklının gündelik hayatın mantığına göre karışmaması mümkün değildir. Bir karadeliğin içinde zamanın tanımlanması çok zordur! Aslında bir çok fizikçiye göre bir karadelikten geçince zaman tersine işleyecektir; ama bunu deneyen bir fizikçiye henüz rastlanamamıştır!
Fakat bu karadelik benzeri tünellere atom-altı kuantum boşluğunda rastlarsak uzay-zamanın birleşik çerçevesine bakış açımız değişir. Atom -altı dünyadaki bu zaman tünellerine solucan delikleri(wormhole)ismi verilmektedir. Kuantum vakumundaki bu solucan delikleri, ancak, Süperiletken-Süperçarpışmalı (Superconducting- Supercollider:SSC) türünden parçacık hızlandırıcılarında saptanabilmekterdir. Fakat kuantum mekaniğinin ortaya koyduğu şekilde uzay/zamanın dokusunda bulunması gereken atom-altı düzeydeki ''solucan deliklerinin'' oluşturduğu dalgalanmaların bugün için saptanması oldukça zordur.Uzay-zaman'ın yapısı, nedensel yapı denilen neden- sonuç ilişkisini de kapsar.Uzay-zaman dokusunda bu türde solucan delikleri boşluklarına rastlamamız halinde 'sonuç' nedenden önce gelebilir. Uzay-zaman yapısının bir diğer özelliği ise, topoloji adı verilen farklı uzay-zaman noktalarının bir biriyle bağlantılı olmaları olgusudur. Bu açıdan kuantum dalgalanmalarının meydana geldiği 10^-33 cm' lik planck uzunluğu ve daha altındaki mesafelerde uzay-zaman'ın topolojisinde(geometrik çeçevesinde), birbirinden oldukça uzakta olması gereken noktaları birleştirici tarzda dalgalanmalar meydana gelebilir.Böylece her an ve her yerde uzay-zaman'ın köpüğümsü yapısı içerisinde oluşan ve kaybolan solucan delikleri ile uzay/zaman dokusu bir eleğin yüzeyi gibi deliklerle doldurulmuş olur.
Bahsedilmekte olan zaman yolculuğu ancak ''hiper uzay'', ''partikül fiziği'' ve partikül hızlandırıcıları kullanılarak ve yüksek enerji alanlarında ''sadece partiküller düzeyinde cereyan edebilir'' ! Yoksa biyolojik yapıların bir salise öncesine bile gidebilmeleri mümkün değildir. Fizikçilerin üzerinde çalıştıkları ışıktan hızlı hareket edebilen parçacıkları saptayabilmek, partiküllere bir çeşit zaman yolculuğu yaptırmaktır. Eğer bu mümkün olabilirse, gelecekten geçmişten haberler verilebilir.
----------------------------------------------------------------
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Richart Feyman uzay-zamanı şemasında bir çeşitleme geliştirdi.Bu örnekte, haritada bir zaman yolculuğunun nasıl zaman makinesini t2 anında bitirdiği ve geleceğe geri dönmeden önce kendisiyle bazı teknik sorunları tartışmak üzere geriye t1 anına doğru nasıl zaman yolculuğu yaptığı gösteriliyor.Fizik yasaları açısından zaman içinde geriye yol alan parçacıkların hiçvir sakıncası yoktur. Feymana göre, bir pozitron zaman içinde geri giden bir elektrondur.
-----------------------------------------------------------------
Feynman' a göre t2 anında zaman makinasını yapan bir gözlemci t1 anına gidip ok boyunca hareket edebilecektir.Aslında bu olay partikül fiziğinde sürekli meydana gelmektedir. Elektron, gama ışını ve pozitron diyagramlarındaki parçacık etkileşmelerinde e - (elektron) ile e + (pozitron) çarpıştıklarında birbirlerini yokedip kütlesiz olan bir gama ışını saçarlar.Feynman'a göre bir elektron bir gama ışınına çarparak zamanda gerisin geriye sıçrayabilir. Zamanda geriye giden bir elektron (ki artık o bir pozitron'dur) ikinci bir gama ışınına çarpıp bu seferde zamanda ileri doğru sıçrayarak yön değiştirebilir. Feynman'a göre bir pozitron (e+), geçmişe doğru hareket eden bir elektrondur ve partiküller aleminde, zaten sonsuzdan beri, zaman içerisinde bir ileri bir geri gidilip gelinmektedir. Partikül evreni bu zaman yolculuğundan hiç rahatsız olmamaktadır ve zaman partiküller dünyası için bir ilüzyondan (yanılsama) başka bir şey değildir. Işıktan hızlı hareket ettikleri ileri sürülen takyon parçacıklarının ise zaman içinde bir oraya bir buraya savruluyor olması, büyük olasılıktır...
Kuantum teorisine göre
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Bu alan teorisi, maddenin yalnızca dalga benzeri süreçlerden oluştuğunu ima eder. Duyularımızla algıladığımız o yekpare ve maddi görünümlü evren, bir hayaldir. Üstelik, bu evrenin bünyesi içinde cisimlerin birbirinden ayrı görünmesi de yine bir hayaldir. Atom-altı ölçekte ise, değişmez ''madde'' ve belirli ''hacim''den oluşan, birbirinden ''mesafe'' ile ayrılmış ''cisim''ler yoktur. Bunlar birbiri üzerinde basit itme-çekme tipi mekanik ''güçler'' vasıtasıyla etkide de bulunmazlar. Temel parçacıklar boyutlarında uygulanan kuantum mekaniğinin gelişmesi ''tırtıl yolları'' konusunu mikroskopik düzeye indirerek ona yepyeni bir açıklama kazandırmıştır. Böylece bazı fizikçiler, Einstein'ın genel görecelik denklemlerini kuantum boşluğunun sonsuz küçükler dünyasına uygulayarak atom-altı düzeydeki uzay-zaman eğrilmeleri sonucunda uzay-zamanın çok uzak iki noktasını birleştirici tarzda kuantum dalgalanmaları elde edilebilmekteler. Bu kurama dayanarak Richart Feynman ve John Wheeler, kuantum dalgalanmaları içerisinde yer alan bir elektronun evrenin mevcut dört boyutlu uzay-zaman yapısı içerisinde kendini gösteren kurtdelikleri'nden geçerek aynı zamanda hemen hemen her yerde ortaya çıkabileceği gerçeğini ifade etmişlerdir.. Kuantum boşluğunda daima parçacık etkinlikleri vardır, alanlar vardır ve boşluk daima titreşir durur.Boşluk hiç durmadan dalgalanır ve kımıldayan bir dalga yüzeyi gibi kaynaşır.Uzay-zaman bu noktada köpüksü bir hal alır. Kuantum alan dalgalanmaları hiç durmadan parçacıklar yaratan dalgalanmaların bir görüntüsüdür. Bu parçacıklar ise birbirlerini çok çabuk olarak yok ederler. Boşlukta oluşan bu kararasız parçacıklar karşıt çiftler halinde oluşur ve tekrar birleşerek bir ışınım salar ve kaybolulurlar. Eğer boşlukta bir karşıt parçacık saptanabiliyorsa bu parçacık fizikte bilinen ters spin'e ve ters yük'e sahipse aynı zamanda bir ''zaman tersinirliği'' özelliğinide sahip olabilir! Fizikte buna C-P-T özelliği adı verilmektedir. ''C' parçacığın yükü, P 'spin yönü, T ise zaman tersinirliği denen zaman simetrisini ifade etmektedir.C simetrisine göre parçacıklarla oluşan bir olay karşıt parçacıklarlada oluşabilmelidir. Başka bir anlatımla parçacıkların elektrik yüklerinin işaretini değiştirmek olayı hiç değiştirmemelidir.Böyle bir olay mümkünse P simetriside bu olayın bir aynada görülen görüntüsünün mümkün olacağını içerir.T simetrisine gelince olayın filmi yani zaman içindeki akışı, zaman'ın ilerleme yönündede tersi yöndede aynı olmalıdır.Gündelik yaşamın makroskopik boyutlarında bu zaman tersinirliği gözlemlenemesede parçacıklar dünyasında bu böyle değildir; kuantum deneyleri sonucunda hem fiziksel hemde matematiksel bir çerçevede parçacıklar arasında sol ve sağ ya da geçmiş ve gelecek biçiminde kusursuz bir tersinirlik vardır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://patron.forum.st
PaTRoN
PaTRoN
PaTRoN
PaTRoN


Yaş : 51
Nerden Nerden : sakarya
Lakap Lakap : kaptan

ATOM ALTI DÜZEYDE ZAMAN YOLCULUĞU Empty
MesajKonu: Geri: ATOM ALTI DÜZEYDE ZAMAN YOLCULUĞU   ATOM ALTI DÜZEYDE ZAMAN YOLCULUĞU Icon_minitimeCuma Eyl. 04, 2009 1:44 pm

Gerçi bu zaman tersinirliği etkine ben katılmasamda kuantum fiziğinin genel ön görüleri dahilinde bilginiz olması amacıyla bu kuramları ifade ediyorum. Bu fikirlere göre Kip Thorne'un kuantum boşluğunda uzay-zamanın farklı noktalarını birbirine bağlayan ''kurtdelikleri'' kuramıyla ve RicharFeynman'ın zaman tersinirliğine sahip karşıt parçacık kuramlarıyla ve hatta Feinberg'in ışıktan hızlı hareket eden takyon parçacıkları kuramıyla ve EPR (Einstein-Podolsky-Rosen) etkisi denen ışık hızını aşan anlık iletişimin mümkün olduğu kuramlar bağlamında ve yine paralel evrenler bağlamında ifade edilen ''zaman yolculuğu'' kavramı bu kuramlarla bilimsel alanda tartışılır bir zemine otursada ben kendi adıma tüm bu kuramlara karşıyım. Zaman yolculuğu gerçekten çok daha basit ve derin bir bilginin uygulanmasıyla mümkündür. Zaman yolculuğunu yapabilmek için odaklanılması gereken temel bilgi ''maddenin bir enerji yoğunluğu olduğu ve bu enerjinin belirli bir titreşim yapısına sahip olduğu'' bilgisidir.Görünmezliğin, antigravitasyonun, boyut değiştirmenin, zaman yolculuğunun hatta teleportasyonun bile anahtarı ''bahsedilen enerjinin titreşim hızını kontrol edebilmek ve bu titreşimleri yönlendirebilmek'' te gizlidir.Gerçi kuantum denklemlerinin sunduğu enerjinin titreşimsel yapısıyla açıklanabilecek düz uzaydan eğri uzaya geçiş formülü geometrik bir tasvire çevrildiğinde kısmende olsa Einstein'ın genel görecelik denklemleriyle uyuşan bir motife sahiptir.Bu açıdan ışıktan hızlı takyon parçacıkları kuramı ve uzay-zamanda kestirme yollar kuramı olan ''kurt delikleri'' kuramları benim zaman yolculuğu düşünceme daha yakın olan kuramlardır. Max Planck'tan beridir frekansla enerjilerin orantılı olduğunu biliyoruz, buna göre kesikli bir enerji spektrumu karşımıza çıkmaktadır.Aslında benim kuramımda burda ortaya çıkıyor.Frekansa sahip bir enerji dediğimizde ve zaman'ıda enerjiye bağlı titreşimsel bir ritim olarak ele alırsak zaman'ında kesikli bir yapıya sahip bir tür enerji ya da 4.boyutta asılı bir frekans bandı olduğunu söyleyebiliriz.Peki zaman hangi titreşim düzeyi ve modunda enerjiye nasıl bağlanır. Elektomanyetik alan denklemleri ile serbest enerji alanlarına ait dalga atmalarını zaman'ın ışık hızıyla paralel olan akışına nasıl bağlayabiliriz...? Bir zaman kayması enerji'ye bağlı nasıl bir kuantum faz değişimidir.? Enerjinin kendi içerisindeki ışıması, enerjinin kendisini bir zaman yapısı olarak bir süreklilik olarak ortaya koymasından dolayıdır. Elektromanyetik enerji zaman fenomenini de yansıtan yapısı itibariyle bir zaman kayması etkisiyle bizi paralel boyutlara ve başka zamanlara nasıl bir kuantum faz değişimi yaratarak taşıyabilir.Enerji ve Zaman ilintisi uzayda iki yıldızın ya da evimizin içerisindeki iki eşya arasındaki uzaklığı yaratan ve mesafeyi yansıtan şeyin ne olduğunuda kendi içerisinde saklayan birbirine bağlı iki kavramdır. Enerji, Zaman ve Mesafe!
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Maddenin çok küçük enerji kuantumlarından(foton) meydana geldiğini ve bu kuantların belli vektörel açılarda salınma ve dönme hareketleri yaptıklarını ve bu hareketlerin(salınım hızı ve biçimlerinin) onlara kütle, polarite, ve boyutsal bir yapı kazandırdığını söyleyebiliriz.Kuantum mekanik bir ifadeyle bu parçacık hareketleri ya da bu atom-altı kuantların salınım hareketleri bir nesnenin yoğunluğunu ve o nesnenin zaman çerçevesini yaratır.Kütle denen şey aslında elektriksel bir titreşimdir.Titreşimleri istenen sonucu verecek ölçüde değiştirdiğinizde kütlenin bağlı olduğu zaman ve uzay sürekliliğinide değiştirmiş olursunuz. Bir maddenin enerji yoğunluğuna ait titreşim yapısını değiştirmek ve maddenin içinde yer aldığı uzay-zaman sürekliliğini çarpıtmak için anahtar teknoloji ''Manyetik Rezonans Alanları'' tekniğidir.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Zaman yolculuğunun sırrı ise zaman makinesinin motoru denebilecek(UFO motoru) bir tür minyatürleştirilmiş parçacık hızlandırıcı akselatörde saklıdır.Manyetik bir vakum tüpü içerisinde iyonize bir akışkan ışık hızı ve daha üstü hızlarda hızlandırılabilir. [Albert Einstein ustanın kulakları çınlasın ama böyle bir dehanın ''ışık hızına yaklaşan cisimlerin kütlesi artar'' demesi ve özel izafiyet kuramında buna yer vermesi doğrusu ilginçtir. Her ne kadar parçacık hızlandırıcı akselatörler bu kurama bağlı olarak inşa edilselerde bu kuram yanlıştır. Ben yinede Albert Einstein'ın denklemin bu noktasını pek derin düşünmediğini sanıyorum] Bu süreçte dairesel manyetik helozonlar içinde ışık hızında ve üstü hızlarda dönen elektronların saldıkları ısıl nitelikli olmayan yüksek enerji fotonlarının maddeyi(zaman aracının) oluşturan enerji fotonlarıyla reaksiyona girmesiyle bizim maddesel yapımızı bu boyutta gösteren kendi enerji yoğunluğumuza ait kuantların vektörel salınma hareketlerini değiştirebiliriz. Böylece ışık hızını aşan bir titreşim hızıyla kendimizi uzay/zaman sürekliliğinin daha üst açılımları içerisine doğru kaydırarak kendi zaman boyutu frekanslarımızın farklı frekans dilimleri arasında yerdeğiştirebiliriz.
Gördüğünüz gibi zaman yolculuğu yaparken ne karadelikleri, ne solucan deliklerini, ne takyonları ne de korkunç güçte enerji yıldırımlarını kullandık. Sadece bir enerji yoğunluğu olan maddenin titreşim hızını değiştirdik. Bilim adamlarının bunu bugüne kadar düşünmemiş olması belkide görünürde çok basit olduğu içindir! Basit görünen ama içine girildiğinde çok zor olan bir sistem bu. Aslında bilim akademisyenlerinin sandığı gibi zaman yolculuğu tüm dünyanın ortak olacağı yıldızlar arası medeniyetlerin yapabileceği korkunç büyüklükte sistemler gerektiren bir yapı değildir.Tam aksine evinizin bodrum katında yapabileceğiniz bir sistem. Bu sistemle evinizin bodrum katından yola çıkıp milyonlarca ışık yılı uzaktaki VEGA yıldızının çevresinde dolanan bir gezegene bir anda kayıp gitmek olasıdır. Çünkü mesafe denen uzaysal aralığını yaratan şey zamanın sonsuza uzanan frekanslarıdır (Şimdi ben ne demek istedim gelde anlayın! tabi bunu anlayabilirseniz?). Zaman kayması denen şey bizim, uzayın sonsuz mesafelerini bir anda atlamamıza olanak sağlar.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://patron.forum.st
PaTRoN
PaTRoN
PaTRoN
PaTRoN


Yaş : 51
Nerden Nerden : sakarya
Lakap Lakap : kaptan

ATOM ALTI DÜZEYDE ZAMAN YOLCULUĞU Empty
MesajKonu: Geri: ATOM ALTI DÜZEYDE ZAMAN YOLCULUĞU   ATOM ALTI DÜZEYDE ZAMAN YOLCULUĞU Icon_minitimeCuma Eyl. 04, 2009 1:45 pm

Zamanda geriye dönüş
İngiliz teorisyen P.A.M.Dirac,1931 yılında anti-madde zerrecikleri kuramını ortaya attı.Bu zerreciklerin, hergünkü evrendeki zerreciklerin aynaya vurmuş zıttı olduğu söylenebilir.Dirac böyle bir anti-madde zerreciğinin, yani pozitronun varlığı konusunda tahminde bulunmuştu.1932'de CarlAnderson bunu deneyle doğruladı.Pozitronun elektrona eş bir kütlesi vardır, ama elektrik şarjı elektronunkinin zıddıdır.Bir elektronla karşılaştığı zaman, ikisi de yok olur.Sonuçta, yüksek enerjiye sahip gama ışınları yaratılır.
Fizikçi Richart Feynman, pozitronun gerçekten bir eklektron, ama zaman içinde geriye doğru hareket eden bir elektron olduğunu önerdi.Doğrusu matematik teorisine göre de, eğer bir elektron bunu yapabiliyorsa, tıpkı bir pozitron gibi davranmalıdır.Feynman daha da ileri giderek, tüm anti-madde zerreciklerinin zaman içinde geriye doğru giden sıradan zerrecikler olduğu fikrini ortaya attı.
ZAMAN ROKETİ VE GEÇMİŞE YOLCULUK:
Zamanda seyahat edebilen araç, H.G. Wells'in ''Zaman Makinası'' ve Sovyet yazarı Nikolsky'nin ''Bin Yıl Sonra'' adlı kitaplarının ana tema'sını oluşturmasının yanısıra, Emile Drouet adındaki bir fransız mühendis ve astronomunun üzerine ciddi bir şekilde eğildiği bir projeye de konu olmuştur.
Emile Drouet, geçmişe uçan bir roketle ilgili bu ''Zaman Roketi'' projesini, 1946 yılında, Vigneux- sur-Seine'de sergiledi. Karmaşık matematik formüllerle dolu olan bu hacimli projede Drouet şunları yazıyordu:
<< Kabul etmeliyiz ki, bir kaç yüzyıl ya da bin yıl içerisinde, Zaman'da seyahat bir gerçek ve uygulanabilen bir olanak haline gelecektir.>>
Kendi ekseni çevresinde dönmekte olan Dünya, aynı anda Güneş'in çevresinde de saatte 107.181 Km.lik bir hızla dolanır.Tüm Güneş sistemi de uzayda saatte 69.198'Km.lik bir hızla, Hercules takımyıldızındaki Vega yıldızının yakınındaki bir noktaya doğru yol almaktadır. İşte, Dünya, hem Güneş'in çevresinde döner, hem de yıldızlararası uzayda hareket ederken bir sarmal (spiral) çizer.

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]


Drouet'in Zaman' da seyahat tekniği, Dünya'nın uzayda izlediği bir sarmal yol ile Zaman'ın durağan olduğu düşüncesine dayanmaktadır. Drouet de bir çok bilim adamı gibi, zaman'ın durduğunu ve hareket edenin bizler olduğunu ileri sürmektedir. Geçmişe seyahat etmek için, adımlarımızı geriye doğru izleyerek belirli bir tarihte Dünya'nın bulunmuş olduğu tam o noktaya gitmemiz gerekmektedir. Bu zaman yolculuğunun dönüşü yoktur ve insanların yerini makinaların alması zorunludur. Drouet'in tekniğini anlamak için, gezegenimizin uzayda izlediği sarmal yolu, örneğin yaylı yataktan çıkarılmış bir yay ile kıyaslayalım . Yayın her bir dönüşü Güneş'in çevresindeki bir yörüngeye tekabül etsin.Zaman açısından, bu yay üzerinde ne kadar dönüş varsa, biz de o kadar geriye gidebiliriz. Şimdi, elimize bir kalem alıp, tüm dönüşlere dışarıdan değecek şekilde bu yaya dayayalım. Bu durumda, kalemimiz Drouet'in roketinin rotasını belirler. Roket, geriye, sarmalı değil de kalemin temsil ettiği kestirme bir yolu izleyerek gidecektir.
Drouet'in sistemine göre, Zaman Roket, tutulum'a (ecliptic) dikey gelecek şekilde ve Güneş Sistemi'nin uzaydaki ilerleyişinin hedefini oluşturan noktanın ters yönünde fırlatılır. Aracın hızı, Dünya'nın Güneş'in çevresindeki dönüş hızına, yani saatte 107.181Km. ye eşit olmalıdır.Drouet'in Zaman'da seyahat eden bu uzay aracı, jiroskoplar, radar ve daha başka bir çok cihazla teçhiz edilecektir.
Roket'in 1979 yılında fırlatıldığını ve Fransız ihtilali'nin olduğu 1789 yılına gideceğini düşünürsek, 1789 yılında Dünya'nın bulunduğu noktaya varabilmek için Dünya'nın izlemiş olduğu sarmal yolun 1790 çemberine ya da dönüşüne değmesi gerekecektir. Roket, yıldızlararası uzayda bu noktaya vardığında, cihazlar, Dünya'nın o tarihteki görüntülerini tespit etmeye ve Fransız ihtilali'ni göstermeye başlayacaklardır. Bu görüntüler de şimdiki yerinde bulunan Dünya'ya nakledilecektir.
Teknik yanına hiç dokunmadan kısaca değinilen bu Zaman Araştırma Aracı'nın gerçekleştirilmesi, oldukça pahalı ve zor olmalıdır. Aslında, rölavistik görüşe göre, uzayda hareket geçmişe gitmeyi ima etmez. Bu cesur projenin teorik temelinin kusursuz olduğu söylenemeyeceğine göre, uygulamada ne kadar geçerli olduğu da kuşku götürür.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://patron.forum.st
PaTRoN
PaTRoN
PaTRoN
PaTRoN


Yaş : 51
Nerden Nerden : sakarya
Lakap Lakap : kaptan

ATOM ALTI DÜZEYDE ZAMAN YOLCULUĞU Empty
MesajKonu: Geri: ATOM ALTI DÜZEYDE ZAMAN YOLCULUĞU   ATOM ALTI DÜZEYDE ZAMAN YOLCULUĞU Icon_minitimeCuma Eyl. 04, 2009 1:46 pm

Zamanda Yolculuk:
Yüzyıllardır insanların kafasını kurcalayan bir soru: Zamanda yolculuk mümkün müdür? Son yıllarda teknolojinin ilerlemesi ve görüş açısının genişlemesiyle daha çok düşünülen bir konu zamanda yolculuk. Bu kavram, değil bir paragrafta, bir kitapta bitirilemeyecek bir konu. Her zaman olduğu gibi zamanda yolculuk için de çeşitli görüşler var. Bu konu gerçek anlamda bilimsel olarak Einstein'in görelilik kuramından sonra düşünülmeye başlandı. Görelilik kuramına göre, zamanda yolculuk bir bakıma mümkün, bir bakıma mümkün değil. Böyle olmasının nedeni, konuya bakış açısına bağlı. Çünkü ışık hızı bir sınır olmak üzere, iki türlü zamanda yolculuk vardır. Görelilik kuramından evrenin büyüklüğünü irdelerken söz etmiştim. Daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız, Einstein'ın kitabını okumalısınız. Geleneksel fizikte basit bir yol formülü vardır. Hız eşittir yol bölü zaman. (V= S/t) Yani hız, yol ve zaman arasında bir bağıntı vardır. Görelilik kuramında ise olay bu kadar basit değildir. Bu kurama göre cisimler ışık hızından daha hızlı yol alamazlar. Yani yukarıdaki formül sonsuza kadar kullanılamaz. Ayrıca işin içine bir de kütle girer. Buna göre hızı artan bir cismin kütlesi de artar.
Gene bu kurama göre cismin hızı arttıkça, zaman yavaşlar. Öyle ki cismin hızı ışık hızına gelince zaman durur. Cisim ışık hızını geçebilirse zaman geriye doğru akmaya başlar. Böylece karşımıza iki çeşit zamanda yolculuk çıkıyor:
1- Işık hızının altında olan hızlarda, ileriye doğru zamanda yolculuk
2- Işık hızının üstünde olan hızlarda, geriye doğru zamanda yolculuk.
Görelilik kuramına göre bir cisim hareket ediyorsa, birinci şıkta olduğu gibi zamanda yolculuk yapmaya başlamıştır. Hatta evin içinde yürüyorsanız bile, zamanda yolculuk yapıyorsunuz demektir. Fakat bu sırada hızınız o kadar düşüktür ki, bu yolculuktan ne siz etkilenirsiniz, ne de çevrenizdekiler. Bir otobüsle veya bir uçakla yolculuk yapmanız durumu değiştirmez. Hızınız ışık hızına göre hep ihmal edilebilir düzeydedir. Dünya üzerinde yapılan yolculuklarda çok yüksek hızlara çıkılamayacağından, kimsenin yaşantısında bir değişiklik olmaz. [ Çetin BAL:Sayın Mehmet Sinan Gür'e ait olan bu yazı dizisinde zamanda yolculuk olayının iki şekle ayrılması zaman yolculuğuna ait bir çok bilimsel hipotezler ve öngörüler dururken yetersiz kalmaktadır. Örneğin genel görelik kuramının kuantum kuramı denklemleri ile karıştırılması sonucunda ortaya çıkan uzay-zaman eğrilikleriyle oluşan solucan delikleri de ciddi anlamda, zaman yolculuğunu olası kılabilecek bir potansiyel kuramdır. Yine ışıktan hızlı giden takyon enerjisi kuramı da farklı bir zaman yolculuğu ihtimalini bize sunmaktadır.]
Fakat uzayda yapılan yolculuklarda durum değişmeye başlar. Hızın dünyada olduğundan fazla olmasıyla, yolculuğu yapan kişi veya araç için zamanın yavaşlaması hesaplanabilir noktaya gelir. Aya giden astronotların dünyada yaşayanlara göre 1 saniye daha az yaşlandıkları hesaplanmıştır. Zamanın yavaşlama düzeyi, yapılan yolculuğun hızına bağlıdır. Hız ne kadar çoksa, zaman o kadar yavaş geçer; ta ki hız ışık hızına varana kadar. Yolculuk hızı ışık hızına vardığında, zaman akışı durur. Görelilik kuramına göre, yolculuğu yapan kişi ve aracın hızı arttıkça kütlesi de artmaktadır. Kütle artışı, yavaş dünya hızlarında ihmal edilebilir düzeydedir. Fakat ışık hızına ulaşıldığında kütle sonsuz olur. Görelilik kuramının getirdiği formüllere göre bir kütlenin, bir aracı bir kişinin ışık hızına ulaşması olanaksızdır. Fakat yüksek hızlarda zamanın yavaş geçtiği kanıtlanmıştır. Astronotlar aya değil de daha uzak yerlere, daha yüksek süratlerle gidip gelmiş olsalardı, dünyadakilerle astronot arasında oluşan zaman farkı 1 saniye değil, hatırı sayılır bir düzeyde olacaktı. Örneğin, yeterli bir hızda ve yeterli bir uzaklığa yapılan bir yolculukta, dünya yüz yıl yaşlanırken, araçta bulunan astronot yalnız bir yıl yaşlanabilecekti. Bu durumda, astronot geleceğe doğru zaman yolculuğu yapmış olacaktı. Astronot dünyaya döndüğünde, karısı ölmüş olacak, çocukları yaşamlarının son yıllarında olacak, torunları veya torunlarının çocukları da kendi yaşında olacaktı. Görelilik kuramına göre zamanda yolculuk böyle gerçekleşir.
Astronotumuz 1 yıl yaşamakla zamanda yüz yıl ileriye gitmiş olur. Buna karşın, gene görelilik kuramına göre astronot hiçbir şekilde yolculuğa başladığı zamanın gerisine gidemez. Hızına bağlı olarak, kendisi için zaman daha yavaş geçer; o kadar. Yolculuğa başladığı zamanın gerisine gidebilmek için astronotun aracının, yolculuğu sırasında ışık hızını geçmesi gerekir. Fakat hiçbir cisim ışık hızında veya ışık hızından daha hızlı hareket edemez. Öyle ise görelilik kuramına göre zamanda geriye doğru yolculuk olanaksızdır. Şimdi bilimin yollarını biraz zorlayalım. Işığın dalgalar ve foton parçacıklarının birleşimi şeklinde yayıldığı düşünülüyor. Işık hızını geçememek demek, foton parçacıklarının madde ve parçacıklar içinde hareket edebilen en hızlı parçacık olarak kabul etmek demektir. Fakat son zamanlarda takyon denen ve fotondan daha hızlı hareket edebilen parçacıklardan söz ediliyor. Bu parçacık böyle bir özellik gösteriyorsa, hem daha bilmediğimiz şeyler var demektir, hem de zamanda geriye doğru yolculuk olanaklı olabilir demektir.
Peki ışık hızını geçen madde veya parçacık neden zamanda geriye doğru yolculuk yapmış olsun? Bir astronot veya biz, ışık hızından daha hızlı gittiğimiz zaman daha önce büyük patlama kuramında incelediğimiz gibi, geride kalan hiçbir şeyi göremeyiz; çünkü geride kalan cisimlerin ışınları bize ulaşmazlar. Fakat burada küçük bir hile var. Bize yalnızca o an yayılan ışınlar ulaşamaz. Ama geride kalan cisimlerin daha önce yayılmış ışınları vardır. Işık hızını geçen madde biz olsak, geriye doğru oynatılan bir film şeridi gibi, geçmiş zaman ait ışık ışınlarının eski halini görmeye başlarız.
Güneşin ışınları bize, yayıldıktan 8,5 dakika sonra ulaşıyor. Şu anda güneş sönse, bunu ancak 8,5 dakika sonra anlarız. Güneş bir ışın yaydığı sırada bir astronot o ışınla aynı hızda, yani ışık hızında dünyaya gelse, güneşten çıkışından 8,5 dakika sonra dünyaya ulaşır ve bu süre içinde hep aynı ışını görür. Astronot güneşin ışınlarından daha hızlı olursa, güneşin daha önce yaydığı ışınları yakalar ve onları geçer. Böylece güneşin, kendisi yola çıkmadan önceki durumunu görür.
Güneş ışınları sürekli olarak dünyaya çarpıyor ve yansıyor. Işınlar dünyanın uzayda görünmesini sağlıyor. Casus uyduları yerde olan biten her şeyi gözlüyorlar. Dünyadan yansıyan güneş ışınları uzayda yayılıyorlar. Dünya uzaydan görünüyor. Peki astronotumuz güneşten değil de dünyadan yola çıksaydı ne olurdu? Diyelim ki astronot normal bir hızla yola çıktı ve dünyadan uzaklaşmaya başladı. Astronot dünyayı gözlüyor olsun. Bu arada aracının hızı artmaya başladı. Aracın hızı arttıkça dünyadan gelen ışınların araca ulaşması daha zor olacağı için, astronotun gözlediği dünyadaki hareketler gittikçe yavaşlar. Astronotun aracı ışık hızına ulaştığında, dünyadan gelen ışınlarla birlikte yolculuk yapmaya başlar ve dünyadan gelen görüntü, bir video görüntüsünün duraklama tuşuna basılıp dondurulması gibi donar. Aracın hızı ışık hızını geçtiği zaman görüntü, bir video bandının geriye sarılması gibi, geriye doğru gitmeye başlar. Astronot kendisini göremez; çünkü hızı ışık hızından fazladır. Kendi görüntüsü kendisine yetişemez.
Astronot bu durumda ancak aracı ışık hızına çıkmadan önce yayılmış olan ışınları görebilir. Araçta geçen bir sürenin sonunda, astronotun gördüğü içinde bulunduğu araç, yolculuğa çıkmasında bir süre sonrasına döner. O zaman astronot kendisini ve aracının geri geri giderek dünyadan atıldığı ana döndüğünü görür. Aracına bindiği gibi indiğini, geri geri uzaklaştığını görür. O anda dünyada olsa, kendi kendisiyle el sıkışabilir. Yaptığı yolculuğun zorluklarını, ve yaşadığı deneyimi kendisine anlatabilir; kendisinin bazı konularda daha dikkatli olmasını sağlayabilir. Zaman, bir video bandına kaydediliyormuş gibi kaydediliyor. Zamanda geriye dönüş mümkün olsa, yapılan hataları düzeltmek mümkün olabilir. Zaman içinde olayların hep aynı şekilde gelişmesi (kader) diye bir şart yoktur. Biz yalnızca içinde bulunduğumuz zaman dilimini yaşıyoruz. Bulunduğumuz zamandan bir an öncesinde varız. Bir saat, bir gün, bir yıl, on yıl, kırk yıl öncesinde gene ya varız ya da henüz yaşamaya başlamamışız, yalnız annemiz, babamız var. Benden, her an için bir tane daha var. Mümkün olsa ve zamanda geriye gidebilsem, yani şimdi bulunduğum zaman dilimini geriye doğru değiştirebilsem, kendimi orada, gittiğim zaman diliminde görürüm. Neler yaparım? Şu anda geçirmiş olduğum bir ameliyatı, tehlike büyümeden, daha önce olmayı öneririm. Bugün teşhisi konmuş hastalığımın ne olduğunu anlatırım. Ayrıca, daha geçmişe gidersem, anneme, babama, kinin içip zehirlenerek ölen anneanneme dedeme nasihatlerde bulunurum. Nasıl olsa onlarla aynı yaşta veya daha büyük olacağım. Beni kendilerinden büyük bir kişi olarak görecekleri için belki dinlerler. Onlar için ve benim için gelecek, şu anda olduğundan farklı olur. Belki anneannem ölmezse, annesi farklı bir kişi olan teyzem doğmaz. Annem iyi bir evlilik yapar veya babam aksilik yapmaz. Belki ben de doğmam ama, şu anda yaşamakta olan ben ve teyzem bu durumdan hiç etkilenmez. Belki küçük teyzem de vaktinden önce evlenmez ve kuzenlerim de doğmaz. Bizim yerimize başka insanlar olur. Yani hayatın akışı şu anda olduğundan çok farklı olabilir.
Fakat bu değişiklikler yalnızca o zaman dilimini etkiler. Yaşadığımız an etkilenmez. O zaman diliminde olacak değişiklik, ancak bugüne gelene kadar zaman geçtikten sonra bugünü etkiler. Biz de bu arada normal zaman akışı içinde, daha ileride bir zaman diliminde oluruz. Çünkü zaman ve olaylar, bir teyp bandına kaydedilir gibi kaydedilmektedirler. Bandın bir yerinde değişiklik yaptığınız zaman, bandın tamamının değişmesini isterseniz, bandın sonuna kadar kayıt yapmasını beklemelisiniz. Bant ancak yeni kayıt eskisini sildikçe değişir. Çok fazla geriye gitmezsem, benden her an için bir tane ben olacağından ben yalnızca bir zaman aralığına ait olan diğer kendimi etkilemiş olurum. Ama şu andaki durumum bundan etkilenmeyeceği gibi, geçmişimi de aynen şimdi bildiğim ve yaşadığım gibi bilirim.
Başka bir benzetme daha yapayım. Birçok kimse zamanı sakince akan bir ırmağa benzetir. Bu oldukça doğru bir benzetmedir. Irmağın kaynağı büyük patlamadır. Ancak bu ırmak hiçbir zaman bir denize dökülmez. Diyelim ki ben dev bir adamım ve zaman ırmağının kıyısında duruyorum. Irmağın kaynağını görüyorum. Ancak o kadar büyük olmama rağmen nereye döküldüğünü göremiyorum. Parmağımı bir yerde suya sokup ırmağı bulandırıyorum, karıştırıyorum, köpürtüyorum. Su aktığı için, zaman geçtikçe parmağımı suya soktuğum yerden başlamak üzere su, suyun aktığı yöne doğru karışır. Parmağımı suya soktuğum yere gelen sular, yollarına karışarak devam ederler. Karışmış olan suların uzunluğu zamanla ne kadar artarsa uzasın, o noktayı daha önce geçmiş olan sularda bir değişiklik olmaz. Normal akışına devam eder. Suyun ilerlemiş olan yerleri bu karışıklıktan etkilenmez. Çünkü onlar da zamanla birlikte akışlarına devam ederler. Karışıklık ilerilere hiçbir zaman yetişemez. İşte zaman da aynı böyle bir davranış içindedir. Suyu bulandırma işlemini zamanda geri dönüş ve geçmişi değiştirme kabul edersek yaşanan olayların akışındaki değişiklik aynı ırmaktaki karışıklık gibi olur. [Çetin BAL: Zaman ve uzay geçmişte bir noktada bir büyük patlama sonucu oluşmamıştır. Benim kendi amatör araştırma metodlarım içerisindeki bulgularıma göre 'uzay/zaman' geçmişte bir noktada bir büyük patlama sonucunda yoklukta beliren bir şey değildir. ENERJİ uzay/zaman' ın yansımasıdır. Ve boşluk enerjidir.Ve enerji hep vardı. Uzay/zaman, sonu ve başı olmayan ve kendi üstüne kapanan sınırsız ama sonlu bir yapıya sahiptir. Bu kendi üstüne kapanan küresel evren modelinde kürenin çapı sonsuz olduğundan benim kendi öngörüme göre kendi üstüne kapanan bu pozitif eğrilikli uzay'la sıfır eğrilikli uzay denen düz öklit uzayı aynı evreni ifade eden iki kuramdır.Yani bir kaynaktan çıkan ışık ışınları sonlu ama sınırsız olan (çapı sonsuz olan) bu küresel evren yüzeyinde asla başladığı yere geri dönemez. Ama ışık daima bir eğri çizerek uzay boyunca ilerler.Ve ışık tam bir çember oluşturma eğilimi içerisinde sınırsız ama sonlu evren yüzeyi içerisinde sonsuza dek hareket eder. Buna göre ben diyorum ki zamanın bir başlangıcı ve sonu yoktur. O tanrının ebedi nefesi gibidir.Tanrı varoldukça zamanda varolacaktır. Zaman, tanrının ucu-bucağı olmayan hafızasıdır.Bilinen anlamda bir yaratılış olmadı. Herşey herzaman vardı.Ama böyle olması Tanrı'nın var olmadığı anlamına da gelmez. Tam aksine ZAMAN onun yansımasıdır.]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://patron.forum.st
PaTRoN
PaTRoN
PaTRoN
PaTRoN


Yaş : 51
Nerden Nerden : sakarya
Lakap Lakap : kaptan

ATOM ALTI DÜZEYDE ZAMAN YOLCULUĞU Empty
MesajKonu: Geri: ATOM ALTI DÜZEYDE ZAMAN YOLCULUĞU   ATOM ALTI DÜZEYDE ZAMAN YOLCULUĞU Icon_minitimeCuma Eyl. 04, 2009 1:47 pm

Dünyamızın ve evrenin bir geçmişi olduğunu biliyoruz; ancak yaşanmış bir geleceği olup olmadığını bilmiyoruz. Biz bulunduğumuz anı yaşıyoruz. Zamanı gelince sonrasını yaşıyoruz. Ama şimdi bulunduğumuz anın sonrası acaba yaşandı mı? Yani acaba geleceğimiz yaşandı mı? Yani şimdi ırmağın neresindeyiz? Sonunda mı ortalarında bir yerlerde mi? Geleceğimiz bir yere kadar gene bizim tarafımızdan yaşandıysa, bunu bilemeyiz. Hiçbir şeyin farkında olamayız. Zaman ırmağının herhangi bir yerinde noktasında olabiliriz. Yalnızca zamanda yolculuk yapmasını becerebilecek olanlar bunu bilebilirler.
Amerikan senatosunda uzaylıların olduğu iddiaları var. Aslında kanımca, bu uydurma bir haberdir ama belki de biz bilmeden geleceğimizden geri dönüp bizi yönlendirmeye çalışan insanlardır bunlar. Bu olasılığı da düşünebilirim. Belki bazı dünyalıları alıp, eğitip, geri getiriyorlar. Onlara göre daha önce dünyanın başına gelmiş, bize göre olabilecek felaketleri önlemeye çalışıyorlar. Bu pek uçuk bir düşünce gibi görünebilir ama bunu düşünen ilk ve tek insan ben değilim.
Bundan yüz yıl önce aya gidilebileceğini belki yalnız Jules Verne düşünebiliyordu. Bu gerçekleşti; şimdi gözler başka hedeflere dikildi. Fakat Jules Verne ve çağdaşları aya gidildiğini göremediler. O çağdaşları tarafından hep uçuk bir yazar olarak anıldı. Wright kardeşler 1910 yıllarında ilk uçağı yaptılar, otuz yıl sonra jet uçakları çıktı; yirmi yıl sonra da aya gidildi. Bu baş döndürücü gelişme nasıl oldu? Birileri yardım etmiş olabilir mi acaba?
Her ne kadar, biz zamanın herhangi bir noktasında olabilirsek de bu kayıtın, bu durmadan akan ırmağın, ilerlemekte olan bir sonu ve bir başlangıcı olsa gerek. Zaman içinde yolculuk gerçekleşse bile, bir noktadan sonra geriye veya ileriye gitmek olanaksız olacaktır. Çünkü henüz öyle bir zaman yaşanmamıştır.
Büyük patlama öncesi zamanın başlangıcı olarak kabul edilir. Büyük patlamanın öncesi diye bir zaman da yoktur. O nedenle başlangıcın öncesine zaman yolculuğu ile bile gidilemez. Normal şartlar altında düne, hatta yaşadığımız anın bir an öncesine geri dönemeyiz; fakat dünü tarif edebiliriz. Ne işler yaptığımızı, ne yemek yediğimizi, hangi sinemaya gittiğimizi anlatabiliriz. İnsanlık tarihini, arkeolojik kazılara bakarak dünyanın yaşını, uzaya bakarak evrenin yaşını tahmin edebiliriz. Fakat yarın için böyle bir şey yapamayız. Yarın her şey olabilir, hiçbir şey olmayabilir, yarının kendisi olmayabilir. Zaman şeridi içinde nerede olursak olalım, zamanın ulaşılamayacak olan bir sonunun olması gerek. Zaman yolculuğu ile bile gidilemeyecek bir son. Zamanda yolculuk olanaklı olsa bile, yaşanmamış bir geleceğe yolculuk yapılamaz. Diyelim ki, bir uzay gemisi, astronotları veya kozmonotları ile uzayda yolculuk yaparken, dünyada yüz yıl geçiyor; yolcular için ise bir yıl. Yolcular dünyaya döndüklerinde dünyanın, ayrıldıklarından yüz yıl sonrasını buluyorlar; ama dünya bu yüz yılı yaşamış oluyor. Yolcular ise, dünyanın yaşadığı geleceğe yolculuk yapmış oluyorlar. (Çetin BAL: Zaman, başlangıcı ve sonu olmayan sonsuz bir dairedir. Evren belli bir süre önce ortaya çıkmış bir varoluş değildir.Evren hep vardı zaten. Ve dinsel anlayışların öngördüğü gibi evrenin bir başlangıcı olduğu ve sonu olduğu düşüncesi yanlış bir kanıdır.Şimdi'den geçmişe uzanan hür iradeyle sergilenmiş olasılıklar dizini nasıl mevcutsa gelecek'te özgür irade çerçevesinde yaşanmış tüm olasılıklar dizini olarak bir dördüncü boyutta öylece asılı durur. Aynen yaşanmış geçmişin bir dördüncü boyutta asılı durduğu gibi! Geçmiş olayların frekansalarını Şimdiki zamanın frekansları içersinden hala oluyormuş gibi algılamak nasıl mümkünse gelecek zamana ait olayların frekanslarını 'da Şimdi' ki zamanın frekansları içerisinden bugün varmışlar gibi naklen yayın şeklinde algılamak mümkündür. Tüm zamanlar iç- içe frekanslar şeklinde yaşanırlar. Bu, aynı boşlukta milyonlarca TV görüntüsünün bir alıcı antene gelmesi gibi tam Şimdi' de duran bir kahinin zihnine aynı anda üst-üste tüm zamanlara ait görüntülerin yansıması gibi bir şeydir.Tüm sonsuzluğu tek bir AN'ın içerisinde görebilmek sonsuzluğu tek bir AN'a sığdırmaktır.)
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Birçok insan UFO gördüğünü iddia ediyor. Belki gerçekten de görmüşlerdir. Bu konudan UFO haberlerinde söz etmiştim. Orada sözü geçen adamlar, canlılar başka bir dünyadan gelmiş olabilecekleri gibi, bizim kendi geleceğimizden de gelmiş olabilirler. Bunlar belki kendilerini tanıtmadan bazı savaşlara bile katılmışlardır. Yüksek teknolojileri sayesinde savaşın seyrini değiştirmişlerdir. Belki bazı savaşları çıkarmışlar, bazılarının çıkmasını engellemişlerdir. Bazısına da hiç müdahale etmemiş ve yesinler birbirlerini. demiş olabilirler. Dikkat edilecek olursa, şimdiye kadar yapılan savaşların tümünü, teknolojisi yüksek olan taraf kazanmıştır. Gerçekte bütün savaşların galibi kahramanlık değil teknolojidir.
İleride nükleer bir savaş çıksa ve insanlar birbirlerini yok etmiş olsalar, geleceğimiz olmayacak ve dünyanın ekolojik dengesi bozulacak demektir. Böyle bir olasılığı ortadan kaldırmayı, geleceğimizi bilen torunlarımızın torunları veya uzaylı dostlar kendilerine görev saymış olabilirler. Keşke böyle bir şey olmuş olsa değil mi? O zaman yaşantımız ve dünyanın geleceği garanti altında olurdu. Diyelim ki dünya patladı ve yok oldu. Geçmişten gelenler böyle olduğunu gördüler ve geri dönüp geleceği değiştirmeye karar verdiler ve değiştirdiler. Patlayan dünya ne olur? Değiştirmeye başladıkları anın bir an sonrası aynı kalır. Öyle ise patlayan dünya gene patlar mı? Ben şimdi yaşıyorum. Geçmişi tekrar yaşayamam. Peki geçmişteki dünyamız yok olmuş olsa ben nasıl bilebilirim? Yanıt: Bilemem. Geçmişimi nasıl biliyorsam gene öyle bilirim. Zaman geçtiği için yerimde durmuyorum. Ayrıca bir geçmiş yaşadığıma göre, patlamamış bir geçmişim var demektir. Biri gidip patlatmadığı sürece yerinde kalır. Gelecekte patlayan dünya ise patlama sonrası neler olur, yaşanırsa onu yaşar. Fakat zaman yolcuları tarafından gelecek değiştirilirse, zaman geçtikçe patlamanın sonrası değil fakat izleri silinir. Zaman geçtikçe sonrası da silinir. Patlamada ölen insanlar bunu bilemez. Patlama önlenirse ölmezler.
Burada çok önemli bir soru çıkıyor önümüze: Maddenin sorgulanması. Zaman geçtikçe, zamanla birlikte madde yeni zamana transfer olur. Zamanda yolculukta madde, geçen zamana uygun olarak transfer olmaz; ya gerisinde kalır, ya ilerisine gider. Zaten bütün sorun da bundan çıkıyor.
Bir düşünceye göre, bazı amerikan filmleri, insanları uzaylıların veya gelecekten gelen torunlarımızın varlığına alıştırmaya çalışmaktalar. Bu filmlerde zaman yolculukları, uzaylıların pek de kötü varlıklar olmadıkları bir kısmının aynen bizim gibi canlılar oldukları, bir kısmının ise insandan farklı özellikler taşıdığı anlatılıyor; günün birinde onlarla karşılaşırsak şok olmayalım diye.
Belki de bu filmleri çevirenler yalnızca benim gibi düşünüyorlar. Bu filmler aynı zamanda, zamanda yolculuğun nasıl bir şey olduğunu da anlatmaya çalışıyor. Fakat bu filmlerde geçen bazı düşünceler, benim daha önce anlattığım akan ırmak veya bant kaydı örneklerine uymuyor.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://patron.forum.st
PaTRoN
PaTRoN
PaTRoN
PaTRoN


Yaş : 51
Nerden Nerden : sakarya
Lakap Lakap : kaptan

ATOM ALTI DÜZEYDE ZAMAN YOLCULUĞU Empty
MesajKonu: Geri: ATOM ALTI DÜZEYDE ZAMAN YOLCULUĞU   ATOM ALTI DÜZEYDE ZAMAN YOLCULUĞU Icon_minitimeCuma Eyl. 04, 2009 1:48 pm

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Geleceğe Dönüş filiminde (Oyuncular: Michael J. Fox ve deli profesör rolünde Christopher Lloyd. Yönetmen: Stephen Spielberg.) Zamanda yolculuk aracı, değiştirilmiş bir otomobil. Zamanda yolculuk filmlerinin en eğlenceli, kapsamlı ve bir o kadar da uçuk olanı.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
"Ufuk Faciası / Event Horizon" - Yönetmen: Paul Anderson ;Bilirsiniz, Hollywood filmleri çifter çifter üretir. Benzer konumları işleyen filmlerden biri diğerini bastırır elbette. "Ufuk Faciası" da "Mesaj"ın antitezi gibi! İkinci ne kadar evreni algılayışımızı güçlendiren, hem fiziksel hem fizikötesi içeriğiyle zihinlerimizi aydınlatan, korkuları giderip bilinmeyene merakımızı arttıran bir filmse birinci de klostrofobik ortamıyla o kadar algı sınırlayıcı, fiziksel ve fizikötesi içeriği bulanık, korkuları körükleyen bir film! "Mesaj"da zamandaki solucan delğinden geçilip varılan yer varsayılan Cennet, "Ufuk Faciası"nde ise uzay katlanıp yaratılan kısayoldan geçilince Cehennem'e ulaşılıyor!
Dr. Weir, içinde, evreni katlayıp boyut sıçraması yapabilecek bir kara delik oluşturduğu "Event Horizon" adlı gemiyi inşa etmiştir. Dr. Frankenstein ile Mefisto arası, şizofrenik bir kişilik olan bu adamın tek derdi, onu ihmal ettiği için intihar edip Cehennem'e giden, oradan kendisine halüsinasyon yoluyla davetiye gönderen karısına kavuşmaktır. İlk yolculuğu sırasında meçhule giden gemi, yedi yıl sonra Neptün yakınlarında ortaya çıkınca hain emellerine tatili yarıda kesilmiş bir kurtarma ekibini de alet eder. Ancak bu rolüyle kariyerine bir kara leke sürülen Laurence Fishburne'ün canlandırdığı kaptanın zamanından önce cehenneme gitmeye hiç niyeti yoktur. İlk "Alien"ı az da olsa andıran, uzay gemisinde gerilimli kaçma kovalamaca, bütün klişeleriyle başlar.
"Ufuk Faciası" bilimkurgu sevenlerin kafasında bir sürü yanıtlanmamış soru bırakıyor: Geminin içinde bir kara delik oluşturabilecek manyetik alanı çalıştırabilen enerji kaynağı ne? Gemi öbür dünyaya gidip geldikten sonra nasıl canlı bir varlık haline geliyor? Manyetik alanın ortasındaki yoğun sıvı antimadde mi? Gemiyi yok edecek patlayıcılar devreye sokulduğunda duvarlardan akan kan geminin kanı mı? Dr. Weir'i öldükten sonra neden her yanı kesik içinde geri dönüyor? Ve daha niceleri...
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Bir zaman yolculuğu filmide ''Star Gate'' (Yıldız Kapısı) 'dir. Hikaye, arkeoloğların üzerinde oyulu esrarengiz semboller bulunan simit biçiminde büyük bir madeni taşı keşfetmeleriyle Mısır çöllerinde başlar.Mısır tarihi ve pramitlerin sırrını araştıran bilim adamı Dr. Daniel Jackson(James Spader)'ın Mısır pramitlerinin Mısırlılar tarafından inşa edilmediği ve cevabın tüm uzayın içinde gizli olduğu teorisini ortaya atar.Bunu dikkate alan bir kişi sayesinde Daniel askeri gizli bir sır olan bu gizemli dairesel taşla ilgili araştırmalara katılır. Daniel bu halka biçimli taşın üzerindeki Mısır hiyerogliflerini çözerek bu madeni taşın bir tür yıldız kapısı denebilecek solucan deliği tüneli olduğunu keşfeder.Ve onu çalıştırmanın bir yolunu bulur. Bu sayede daire biçimli taşın tam ortasında elektromanyetik bir enerji perdesi yaratılır. Bu dairesel enerji perdesi uzay/zamanın diğer noktalarıyla tüp geçitsel bir bağlantıya sahiptir. Bu enerji alanının içine giren her cisim uzay ve zamanın çok uzak noktalarına doğru bir adımda geçerek dev uzaklıkları bir anda atlamaktadır.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://patron.forum.st
PaTRoN
PaTRoN
PaTRoN
PaTRoN


Yaş : 51
Nerden Nerden : sakarya
Lakap Lakap : kaptan

ATOM ALTI DÜZEYDE ZAMAN YOLCULUĞU Empty
MesajKonu: Geri: ATOM ALTI DÜZEYDE ZAMAN YOLCULUĞU   ATOM ALTI DÜZEYDE ZAMAN YOLCULUĞU Icon_minitimeCuma Eyl. 04, 2009 1:50 pm

Çetin BAL: Zamanın o kadar çok kaynakta o kadar çok tanımı vardır ki tüm bunları bu web sayfalarına sığdırmak çok güç. Tüm bu tanımlar kaynaklar konusunda dip notlar düşmeye kalksak kaynak saysak buna ne zaman ne sayfalar yeter. Böyle bir yazım tam bir akademik bilimsel araştırma zemini oluşturmasada zaten benim amacım kaynakça olarak böyle bir zemin yaratmaktan daha çok kendi fikirlerimi ortaya koyabilme gayretidir. Fakat metnin sonununda tüm bu yazılarımda esinlendiğim ve alıntı yaptığım kaynakçaların isimlerini bulabilirsiniz.Vaktiniz genişse bunları araştırmak size kalmış bir durumdur. Zaman hakkında o kadar çok şey söylenmiştir ki nerdeyse ufak- tefek rötuşlardan başka alternatif bir tanıma ihtiyaç kalmamıştır.Benim araştırmalarımla paralellik içeren bir kaç fikri ilginize sunmak istiyorum: ''Bir tanıma göre zaman sonsuz şimdi 'dir. Geçmiş veya gelecek değildir. Geçmişinizi ve geleceğinizi tayin eden, zaman ile olan ilişkinizdir. Bunun ifade edilmesi çok zor ama zamanı sürekli dönen bir daire olarak gözünüzde canlandırabilseydiniz dokunduğunuz nokta sizin şimdi dediğiniz zamandır. Dokunmuş olduğunuz nokta geçmiş dediğiniz zamandır. Dokunacağınız nokta sizin gelecek dediğiniz zamandır.'' ... Siz zamanı doğrusal(lineer)ve sürekli olarak, ileriye ve geriye doğru sadece iki boyutlu olarak alğılarsınız O asla durup duraklamadığı için, siz asla ''şimdi''de olamazsınız. Sadece son bir kaç nesildir görecelik kuramları ve kuantum fiziğinin öngörüleri dahilinde zamanın göreceli olduğunu, aslında sürekli ve değişmez olmadığını fark ettiniz, ama hala onun üçüncü boyutu hakkında hiç bir kavrama sahip değilsiniz. Eğer ben size bildiğiniz şekliyle zamanın mevcut olmadığını söylesem ne dersiniz..!
Diğer bir tanıma göre: ...Pekala, bakın siz insanlar zamanı doğrusal (lineer) biçimde algılıyorsunuz. Zaman aslında doğrusal değildir.Bilmelisiniz ki zaman, uzay gibi eğrilebilir-katlanabilir-genişleyebilir, daraltılabilir bir yapıdır.Zaman çok esnek ve çok boyutlu olan plastiksi bir akımdır(eğer onu doğrusal bir akış gibi görürsek). Ve zaman üstüste bindirilip katlanabilir bir yapıdır. Bir zaman noktası bir frekans yapısında olup başka zaman frekanslarıyla senkronize biçimde örtüştürülüp çakıştırılabilir.Bir bakıma zaman, toplumumuzun onu ölçtüğü gibi doğrusal biçimden çok daha farklı ve karmaşık olan bir şeydir.
Zaman kimilerine göre kendi üstüne doğru bir sarmal çizerek geleceğe ve geçmişe uzanan sonsuz bir sarmal yapıdadır(Zaman akımı salyangozun eğri sarmal çizğileri gibi kendi üstüne bükülüp kapanarak sonsuza uzanan çizğilermidir?). Zamanı daha iyi tanımlayabilmek için bir kutu içindeki bir filim rulosunu düşünün. O ruloda birbirinden ayrı kareler(zaman çerçeveleri) içinde görüntüler vardır.Tüm zamanları içine alan ''sonsuz şimdi'' ye bir rula halinde baktığımızda, böyle ayrı ayrı zaman dilimi çerçevelerinin olduğunu görmek kolaydır.Bununla birlikte eğer onlardaki sürekliliği anlamak isterseniz, dördüncü boyutta duran bu üç boyutlu filim rulosunu bir projektörden geçirmek zorundasınız.Böylece dördüncü boyut üstünde hareket eden bilincinizin bir tür projektör olduğunu söyleyebiliriz ve o filim kareleri ister geçmişinize ait olsun, ister bu yaşamınıza ait olsun ister gelecekteki görüntülere ait yaşamlar olsun, o filim rulosundaki karelerden birine her ne zaman bakarsanız, o çerçeve içindeki donmuş resmi görebilirsiniz.Ancak, sürekliliği görmek isterseniz, filim rulosundaki her bir karenin birbiri ardına başından sonuna dek dördüncü boyut doğrultusunda ilerleyen bilincimizin üstüne yansıtılarak göz önünden geçirilmesi lazım. Fakat zaten tüm zaman kareleri(zaman dilimleri)nin hepsi o filim rulosunda mevcuttur.
Eğer evreni üç boyutlu değilde dört boyutlu gören bir varlıkla konuşsaydık zaman hakkında bize ne derdi acaba? Bu hayali varlığa KRYON diyelim.Ve şimdi onu dinleyelim:
KRYON: [Bir çok kez ben şimdiden söz ederken, bu ''şimdi'' sizin için çok daha ileri bir tarihte yaşanacaktır. Ben bir dördüncü boyut varlığı olarak üçboyutlu olayları hepsi aynı anda oluyormuş gibi görürüm. Yaşanan olaylar dizisi sizin için bir yol boyunca doğrusal bir yer işgal etmiştir. Sizin bu kavramı hemen kavramanızı bekleyemem, ama size bu konuda basit bir benzetme sunabilirim: Eğer elinize bir sinema filminin rulosunu alırsanız, o bakıldığında doğrusal zamanın bir kronolojisini temsil edecektir. Ancak o sizin elinizdeyken, potansiyel zamanın tümü aynı anda sizin elinizdedir; onun tümü şimdi' dedir. Filmin yirmibeşinci dakikasında ne olabileceği hakkında konuştuğunuzda, onu görmek için yirmi beş dakika beklemeniz gerekmez. Bir başkasının geçmişinin olduğu gibi, geleceğinin o bölümü de şimdi sizin elinizdedir.Bu bakış açısında ''zaman'' kapalı dairesel bir realite olarak karşımıza çıkar.]
----------------------------------------------------------------------------------------------
Zaman/uzay ilişkisi içerisinde zaman ile mesafeler arasında ilginç bir bağlantı vardır. Eğer zaman ve uzayı ''katlayıp- bükebilirseniz'' bir anda büyük uzaklıkları aşarak derin uzayın en uzak noktalarına doğru hareket edebilirsiniz. Evren, sıfır noktasında titreşen elektromanyetik bir enerji denizidir.Dev bir hologramdır. Eğer fotonlar denen bu enerji denizinin yada bir frekans ve dalga yapısında olan bu enerji dokusunun(uzay/zaman dokusunun) nasıl eğilip büküleceğine dair matematiksel bir bilgi modeli ve bu doğrultuda inşa edilecek fiziksel bir düzenek- bir ulaşım aracı - tasarlanacak olursa bu nasıl bir araç olur? Bu araç elektro-gravitasyonel sevk ilkelerine göre inşa edilmiş bir araç olurdu.Uzayda mesafeleri yaratan mesafelere neden olan şey bu elektromanyetik dokudur.Bu elektromanyetik doku kendi içinde bölünemez bir güç haçmidir.Bu enerjiye ait frekans ve dalgalanma hızı(ışık hızı) arasındaki bağlantılardan yola çıkarak zaman'ın Maxwell'in elektromanyetik dalga denklemleri, Einstein'ın görecelik ve Planck 'ın kuantum denklemlerinin bir bileşimini içeren fiziksel bir tanımına ulaşırız.
Zaman aracının kendiside yine elektro-gravitasyonel sevk ilkelerine göre inşa edilecek bir araçtan başka bir şey değildir.
RA bilgilerinden: UFO temascılarına göre, UFO'lar, bizim göklerimizde görünebilmek için titreşimlerini düşürüyorlardı.Dr. Dewey. B.Larson tarafından ifade edilen tüm madde evreni de, zaman/uzay salt alanının titreşim oranına (frekansına) ve devir adedine bağlıdır. Temascılar, zamanın aslında bizim düşündüğümüz gibi olmadığını söylüyorlardı. Larson' da aynı şeyi söylüyor. UFO'ların aynı bizim üç boyutlu uzayımızdaki hareketimize benzer şekilde, zaman'da(dördüncü boyut içerisinde) hareket ettikleri söyleniyordu. Larson'un uzay gibi zaman boyutunuda üçboyutlu bir alan matriksine indirgemesi ile üçü uzay ve üçü zaman boyutu olmak üzere altı boyutlu bir yüksek mekan fikrini benimsemesi ile Larson düşüncesinde ''zaman'da yolculuk'' uzayın üç boyutlu koordinatlarında hareketten çokta farklı değildir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://patron.forum.st
PaTRoN
PaTRoN
PaTRoN
PaTRoN


Yaş : 51
Nerden Nerden : sakarya
Lakap Lakap : kaptan

ATOM ALTI DÜZEYDE ZAMAN YOLCULUĞU Empty
MesajKonu: Geri: ATOM ALTI DÜZEYDE ZAMAN YOLCULUĞU   ATOM ALTI DÜZEYDE ZAMAN YOLCULUĞU Icon_minitimeCuma Eyl. 04, 2009 1:51 pm

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]



<> Yani uzaya(vakum enerjisine) bağlı zaman akım hızıyla uyumlu temel titreşim hızındaki bir sapma sonucunda yeni bir uzay/zaman sürekliliği içerisine doğru bir sapma gerçekleşir.Enerjiye ait geometrik kafesin ''n'' boyutlarında bir değişim (üçüncü boyuttan dördüncü boyuta geçiş) yine fiziksel enerji örtüsüne ait temel titreşim hızında bir sapmadır. Uzayın üç boyutlu geometrik enerji örtüsünün bir dördüncü boyuta doğru bükülmesi bu elektromanyetik uzay/zaman kumaşına ait bir hız frekansı değişimidir.Bu değişim ise boyutsal bir faz farkı denen zaman kayması fenomenine karşılık gelir.
ZAMAN YOLCULUĞU GÜN GELİR GERÇEKLEŞEBİLİR Mİ?
Hollywood 'Yüzüklerin Efendisi' ve 'Harry Potter' ile başlayan son fantezi yağmuruna 8 Mart'ta piyasaya sürdüğü bilim kurgu klasiği 'Zaman Makinesi' ile son noktayı koyuyor. H.G. Wells'in 1895 yılında yazmış olduğu romandan konusunu alan filmi torununun torunu Simon Wells yönetmiş. Oyuncu kadrosu özenle seçilmiş. Genç kızların ilahı Guy Pearce, daha geçkince olanların göz ağrısı Jeremy Irons, güzel kadınlar Sienna Guillory ve Samantha Mumba. Gişeyi garantiye almak için yine muhteşem bir reklam bombardımanı yapımcıyı destekliyor. Filmin danışmanlarından ünlü fizikçi Paul Davies'in best seller adayı 'Zaman Makinesi Nasıl Yapılır' kitabı hafta başında piyasaya sürüldü, talk-showlarda astronomlar cirit atıyor, gazeteler uzay yolculuğu haberleriyle dolu. Ama filmin en gürültü koparan yönü biraz da bizim deprem uzmanları örneğinde olduğu gibi ön plana çıkan astrofizikçilerin zaman yolculuğu konusunda medyanın gözü önünde birbirine düşmesi oldu.
Bilim-kurgu varolduğundan beri en gözde konuların başında gelen zaman yolculuğu fantezisi fizikçiler ve sinemacılar arasında tarih boyunca hep gündemdeydi. 60'lardaki George Pal'in 'Zaman Makinesi' filmi uzun yıllar kült olarak kabul edildi. 80'li yılların sonunda ayağı az çok yere basan ve bilimsel varsayımlar üzerine kurulan yapımlar ortaya çıktı. 'Geleceğe Yolculuk (Back To The Future) pek tutulduğundan olsa gerek seri film haline dönüştü. Fizikçi Thorne'ın 'Fizik Derleme Mektupları (Physical Review Letters)' dergisinde yayınlanan teorisi Carl Sagan tarafından senaryolaştırılınca belki de gerçeğe en yakın zaman yolculuğunu anlatan 'Contact' filmi yaratıldı. Şimdi de on astrofizikçinin danışmanlığında ve inanılmaz bir bütçeyle M.S. 800.000 yılında Morlockların elinden kurtarılan prensesin öyküsü.
Gelelim can alıcı soruya: Zamanda yolculuk olacak iş midir gerçekten…
Önce olabilme durumunu örnekleyelim. Bugünün bilgisiyle zamanda yolculuk etmeniz için ışık hızının en az %99.995 ine ulaşabilmeniz şart. Eğer bir gemiye atlayıp böylesi bir hızda seyahat ederek evrenin derinliğine doğru 500 ışık yılı gider ve aynen geri dünyaya dönerseniz gemi içinde yaklaşık 10 yıl geçmiş olur. Oysa dünyadakiler sizi beklerken 1000 yıl yaşlanmışlardır. Çünkü Einstein'ın 1915 yapımı İzafiyet Teorisine göre zaman sabit değil göreceli bir boyuttur. Hareketli bir saat yerinde duran bir saatten daha yavaş ilerler.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Ancak burada insanoğlu için en büyük sorun ışık hızını getirecek gücü bulmaktır. Bu konuda önümüzde henüz ispatlanamamış 3 seçenek durmakta: boyut atlama (wormhole) koridorları, kara delikler ve çoğul evren teorisi.
Einstein'ın ilk kez ortaya attığı ve sonradan geliştirilen teoriye göre yerçekimi nedeniyle uzay ve zaman boyutu düz değil eğiktir. Örneklersek, masadaki kağıt parçası üzerinde yürüyen karınca bir noktadan diğer noktaya 5 dakikada gidebilirken kağıdı katlarsak iki nokta yakınlaşacağı için daha kısa zamanda ilerler. İşte teorik olarak biz de iki kara delik arasında yerçekimi sonucunda oluşmuş zaman yırtıkları ile bir geçit yaratabilirsek ya da bulabilirsek boyut değiştirebiliriz. Contact filminde Jodi Foster'ın yaptığı gibi. Halen iki boyut arasında ya da uzayda iki nokta arasında mikroskopik kuantum köpüğü düzeyinde bağlantılar olabileceği bilim adamlarınca kabul görüyor.
Kuantum mekanikçileri ise çoğul evrenler üzerinde yoğunlaşmış durumdalar. İki atomik parça çarpıştığında bir evrende sola ama diğer evrende sağa giderler. Buna çok boyut özelliği deniyor. Sorun gidilecek noktayı tayin edememek. Back To The Future filmi de bu teoriye dayanıyordu. Orada gereken enerji plutonyum kullanılarak yaratılmıştı. Oysa gerçek yaşamda böyle bir enerji elde etmek için şu an bilinen en kuvvetli reaktörden 4 milyar kez güçlü bir kaynak bulmak gerekiyor maalesef.
Zaman yolculuğunu ispat etmeye çalışan her kim olursa öncelikle bilim adamları karşısında yanıtlaması gereken bir paradoks var. 'Büyükbaba Açmazı'. Yani zamanda geri gider ve büyükbabanızı öldürürseniz siz nasıl doğmuş olacaksınız; eğer yoksanız büyükbabanızı kim öldürdü.
Hawking'in yanıtı basit. 'Kronoloji Koruma Varsayımı (Chronology Protection Conjecture)'. Doğa kanunları zamanda bir yolculuğa asla müsaade etmez. Biraz şevk kırıcı ama.
David Deutsch ise yanıtın kuantum çekim yasalarındaki yeni düzenlemelerle verilebileceğine inanıyor. Gelecek 100 yıl içinde.
Dünya tarihinde zaman yolculuğu yapan insan da yok değil aslında. Mir Uzay İstasyonunda iki yıl geçiren kozmonot Sergei Avdeyev sürekli saatte 17.500 mil hızla yörüngede döndüğü için saniyenin 50 de biri kadar geleceğe gitmişti. Sprinterler için çok şey ifade edebilecek bir uzunluk aslında.
Son tahlilde zaman yolculuğu bizim nesil için biraz erken duruyor gibi. Şimdilik filmlerle idare edeceğiz. Belki en fazlasından para biriktirip uzay turisti olmanın hayali peşinde koşarız.
Zamanda yolculuk fikrinin çekiciliği insanoğlunun yaradılışında gizli belli ki. Geride kalan tatlı anılar ve gelecekte gerçekleşecek muhteşem hayaller.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://patron.forum.st
 
ATOM ALTI DÜZEYDE ZAMAN YOLCULUĞU
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» BİLİM KURGU VE ZAMAN YOLCULUĞU
» Kip Thorne' göre zaman yolculuğu:
» PEYNİR ALTI SUYU NEDİR?
» Motosikletleri altı ana katagoriye ayırabiliriz.
» Hacca Hazırlık, Hac Yolculuğu ve Haccın Yapılışı...

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Faydalı Bilgiler ::  Uzay & Bilinmeyen-
Buraya geçin: